Aslında en önemli meselelerden birinin standartlar olduğunu teknik konularla ilgilenince öğrendim. Bir vidanın standardı olmalı. Yoksa bir vidayı bir somuna sıkıştıracak diş kalınlığını tutturamadığınız için işinizi yapamazsınız… Bir vananın boyunun basınca dayanıklılığının test metotlarının bağlantı birimlerinin genişliğinin kalınlığının uzunluğunun bir standardı olmalı. Yoksa ne bir boruya bağlantı yapabilir ne kaynakla tutturabilir nede içinde istediğiniz akışkanlığı […]
Aslında en önemli meselelerden birinin standartlar olduğunu teknik konularla ilgilenince öğrendim. Bir vidanın standardı olmalı. Yoksa bir vidayı bir somuna sıkıştıracak diş kalınlığını tutturamadığınız için işinizi yapamazsınız…
Bir vananın boyunun basınca dayanıklılığının test metotlarının bağlantı birimlerinin genişliğinin kalınlığının uzunluğunun bir standardı olmalı. Yoksa ne bir boruya bağlantı yapabilir ne kaynakla tutturabilir nede içinde istediğiniz akışkanlığı temin edebilirsiniz.
Standart kağıtta kullanılan tüm eşyalarda olması gerekmekteymiş. Ve bu gerçekten müthiş önemliymiş. Her ülkenin yada bir birine yakın ülkelerin belirli standartları var. Japonların JIS standardı Avrupalıların DIN standardı İngilizlerin BSI gibi uluslar arası standartlarda var mesela ISO gibi veya teknik alanları belirli konularda gelişmiş birikimleri ile belirlenmiş standartlar gibi.
Bütün kullanılabilir malların bir standardı var. Bunun olması hayatımızı daha kolay yaşanabilen ve anlaşılır olarak değerlendirmemize sebep olan uygulamaların başında olduğu gerçeğini kabul ediyoruz. Düşünsenize bir musluk aldınız ama aldığınız musluğun bir standardı olmadığı için ya da başka standarda ait bir norm içinde üretildiği için senin duvarına olmasının imkanı yok. Bizim standartlar konusunda bir uzmanlığımız olmadığı için bunu takip edecek bilgi ve birikimimizin olması ise imkansız. Ancak devletimizin ortaya koyduğu TS Türk standartları bize yaşadığımız yerlerde kullanacağımız malların belirli bir normda üretildiği garantisin verdiği için çok şanslıyız. Aksi bir durum ne kadar sıkıntı verici olurdu değil mi…
Bütün bu malların bir standardı var ama ne yazık ki kavramların ve belirlediğimiz bir tavrın standardı olmayışı en az ürünlerde uygulanan standartlar kadar rahatsız edici. Hukukta ve kimliklerde olmayan standart bizim kural ve kişilik kargaşası içinde kalmamızın en önemli sebebidir.
Mesela adam “ben devrimciyim” diyor. Bizim bildiğimiz devrimcinin belirli bir standardı yok. Aslında var ama bu standartlara göre bu adamın söylediği ile ilgisi yok. Bu durumda hiçbir merci bu adama sen bu lafı diyemezsin kardeşim. Bunu demen “kanunun şu şu maddelerine göre suçtur” diyemiyor. Ya da kimse bu adama… Bir devrimci asla bir burjuva özentisi olamaz. Bu yüzden giyim ve kıyafetinde burjuva esintisi taşıyan her şeyi reddeder. Bir devrimci asla lümpen olamaz Çünkü devrimci ciddi çalışkan kişiliktir. Onun serserilik yapması bohem özentisi olması düşünülemez. Bu durumda bütün bu kurallara rağmen uymadığı halde kendini bu kavramın içinde değerlendirmesine neden izin veriliyor…
Hz Süleyman zamanında bir adamın biri kuşun birine taş atmış ve kuşun kanadını kırmış. Kuş adamdan davacı olarak Hz Süleyman’ın huzuruna çıkmış tabi adamda. Hz Süleyman kuşu dinlemiş adamı dinlemiş ve kuşun haklı olduğuna karar verip taş atılarak adamında kolunun kırılmasına karar vermiş. Ancak kuş çıkıp ortaya itiraz etmiş.. “” Ya Süleyman sen bu adamın kolunu kırarsan yakında yine iyileşir. Ve yine o onun sakalına inanıp bu bana taş atmaz diye kaçmayan bir kuşa taş atarak onu beklide şikayet bile edemez hale getirebilir. Sen bu yüzden bu adamın sakalını kes ki kimse o adama inanıp güvenmesin”” demiş… (Lütfen misalimizi sakala takarak değerlendirmeyin.)
Bence böyle bir standart olmalı. Mesela adam yalan söylüyorsa Müslümanım diyememeli. Çünkü Hz peygamber yalan söyleyen bizden değildir dedi. Bunun bir standart olarak kabul edebiliriz. Mesela namaz kılan haram ve hak yememeli. Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar hükmünü bir standart olarak kabul edebiliriz. Böyle bir standart olursa bu insanların hem Müslümanım diyerek hem de bütün ibadetleri aşikar yaparak Müslümanın itibarını düşürmesi ve saygınlığına böylece tecavüz etmesini önlemiş oluruz.
Yine ben ülkücüyüm diyen isimlerin idealist bir çizginin kabul ettiği bütün öngörüleri taşımasını ve bunlardan birini yapmadığı takdirde o kişinin ülkücülüğünün kaldırılmasını sağlamalıyız. Adam mafyozluk yaparak “ben ülkücüyüm” dememeli. Çünkü idealist birinin maddi değerler karşılığında dava adamlığından ayrılmasına izin verilmez. Veya milliyetçiyim diyen birinin milletin menfaatlerine aykırı bir şey yapmasına söylemesine izin verilmemeli. Hem milliyetçiyim diyeceksiniz hem de ABD malı kullanıp birde yetmezmiş gibi bunun koleksiyonculuğunu yapmayacaksınız. Veya ulusal bir boykot için o ülkeye ait ürünleri kullanmayacak kullandırmayacaksın. Bütün bunları yapmayanları standarda uygun olmadığı için kavram değerlendirmesi içinde standart dışı ilan edip sıfatlarını kaldıracaksın…
Belki o zaman gerçek Müslümanlar, gerçek devrimciler, Gerçek ülkücüler hak ettikleri değeri bulur…