Türk güreşinin sessiz efsanesi

Yayınlama: 27.05.2025
Düzenleme: 27.05.2025 12:40
A+
A-

Spor tarih yazımı, yalnızca rekorların veya madalyaların dökümünü içeren bir alan değil, aynı zamanda insanların toplumsal rollerini, değer üretim süreçlerini, kültürel dönüşümlerini anlamlandırmaya çalışan bir disiplindir. Dolayısıyla bireysel başarılarının yanı sıra kolektif hafızaya katkıların harmanlandığı bir yaşam öyküsü ve millî değerlere adanmışlıktır.

Türk Güreşi geleneği; fiziksel mücadelenin ötesinde ahlakî ve millî değerlere dayanan tarihi kökleri ile ulusal kimliğimizin temel miraslarından birini oluşturmaktadır.

Türk spor tarihi fedakârlıklarla örülmüş hayat hikayeleri ile doludur. Bu bağlamda güreşe yalnızca sportif bir faaliyet değil aynı zamanda bir ahlak ve karakter eğitimi olarak yaklaşan sporcuların hayat hikayeleri de Türk spor tarihinin anlaşılması açısından önem arz etmektedir.

Ali Yağmur’un hayatı bu anlamda gerek bireysel azmin, gerek milli değerlere bağlılığın ve bu geleneğin modern dönemdeki taşıyıcılarından biri olarak hem ulusal hem de uluslararası arenada Türk Güreşi’ne önemli katkılar sağlamış Türk gençliğine örnek teşkil eden bir kahramanlığın sembolüdür.

Ali Yağmur; 1943 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinin Bozhöyük beldesinde dünyaya gelmiştir. Anadolu’nun geleneksel yapısı içinde büyüyen Yağmur, fiziksel dayanıklılığı, disiplini ve çalışkanlığı ile ön plana çıkmış ve genç yaşta Ankara’ya yerleşerek, Emniyet Teşkilatı’nda polis memuru olarak göreve başlamıştır. Sporla olan ilişkisi Polis Güreş Takımı’na katılmasıyla, profesyonel bir boyuta taşınmıştır. 1969 yılında Türk Güreşi Milli Takımı’na davet edilmesi üzere polislik görevinden istifa ederek kariyerini tümüyle güreşe adamıştır.

Türkiye şampiyonluğu da bulunan Yağmur’un milli takım kariyeri 1970’li yıllarda zirveye ulaşmıştır. Istikrarı ve mücadele gücüyle örnek bir sporcu profili çizmiş, 1971 İzmir’de düzenlenen Grokoromen stil 82 kilo kategorisinde 8 kere üst üste Dünya Akdeniz Oyunları Şampiyonası’nda kazandığı altın madalya, yalnızca bireysel bir zafer değil, aynı zamanda Türk Güreşinin uluslararası itibari açısından da önemli bir dönüm noktasıdır. Canada’da düzenlenen Dünya Olimpiyat Şampiyonası sırasında mindere çıkmadan az evvel geçirdiği bir kaza sonucu kaburga kemiği kırılmış buna rağmen elde ettiği dördüncülük derecesi Yağmur’un adını küresel spor literatürüne taşımıştır.

Sporculuk kariyerinin ardından 1973 yılında Alman Milli Güreş Takımı’na antrenör olarak transfer edilmesi, Yağmur’un teknik bilgi birikiminin ve eğitici yönünün uluslararası ölçekte de takdir edildiğini göstermektedir. Almanya’daki görev süresinin ardından Türkiye’ye dönen Yağmur Afşin Elbistan Linyitleri Spor Kulübü’nü (AEL) kurarak, Türkiye’de modern güreş alt yapısının inşasında öncü rol oynamıştır. Bu takımda yalnızca teknik eğitimi değil, aynı zamanda ahlaki gelişime de önem vermiş, milli sporcu yetiştirmenin manevî sorumluluğunu taşımıştır. Yetiştirdiği birçok sporcu sonrasında Türkiye’yi ulusal ve uluslararası platformlarda başarıyla temsil etmiştir.

Ali Yağmur’un yaşamında dikkat çeken en temel unsurlardan biri eğitime verdiği önem ve ahlaki değerlere olan sıkı bağlılığıdır. 3 erkek, 4 kız çocuk babası olan Yağmur, ailesi içerisinde eğitimi öncelikli bir değer olarak konumlandırmış, çocuklarının hem akademik hem etik gelişimini önemsemiştir. Toplum içerisinde ise , dürüstlüğü, erdemli karakteri, vatanseverliği ve bayrağa olan derin sevgisiyle tanınmış, sporcularına yalnızca madalya kazanmayı değil onurlu bir yaşam sürmeyi de öğretmiştir. Onun için güreş yalnızca bir spor değil karakter inşasının bir aracıdır.

Türk spor tarihinde madalyalarla değil aynı zamanda millî ve insanî değerlerle yoğrulmuş bir yaşam hikayesinin örnek alınması gereken bir özveri ve inancın kahramanı olan Ali Yağmur, 17 Eylül 2024 gibi çok yakın bir tarihte aramızdan ayrılmıştır. Geride kalan miras yalnızca başarılarla dolu teknik bir spor geçmişi değil, aynı zamanda Türk Güreşi’nin kültürel, ahlaki ve pedagojik temellerine katkı sağlayan bir vizyondur. Onun sporculuk disiplini, eğitime verdiği değer ve milli bilinci, gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya devam edecek. Yetiştirdiği evlatları ve dahi sporcuları, spor disiplini kadar vatan sevgisini ve etik duruşu da benimseyerek bu mirası yaşatacaktır.

Ali Yağmur’un yaşamı, Türkiye’nin spor tarihine altın harflerle yazılmış bir emek ve değerler bütünüdür. Onun izinden giden genç sporcular için bu biyografi hem teknik bir rehber hem de karakter inşasında örnek bir kaynak niteliği taşımaktadır.

Sevgilerimle…

 

Meral YAĞMUR

   Not: Özeten yazılmıştır.

Bazı insanlar dünyaya sadece yaşamak için değil, iz bırakmak için gelir. Benim babam, Ali YAĞMUR… işte o insanlardan biriydi.

O yalnızca bir güreşçi, bir milli sporcu, bir antrenör değildi. O benim kahramanımdı. Hayatı boyunca disiplinden, dürüstlükten ve vatan sevgisinden hiç sapmadı. Onun güçlü elleriyle tuttuğu sadece minderin köşesi değil, aynı zamanda bizim ailemizin temelleriydi.

Biz yedi kardeş onun gölgesinde değil, ışığında büyüdük. Evimizde güreşten daha çok ahlak konuşulurdu. Madalyalarıyla değil, mertliğiyle övünürdü. Bize “önce insan olun” derdi “başarı kendiliğinden gelir. En yorgun günlerinde bile bizim eğitimimize, terbiyemize gösterdiği hassasiyeti hiç eksilmezdi.

Ben onun kızıyım. Onun gözlerindeki gururu, omuzlarında ki sorumluluğu, sessizce ettiği duaları biliyorum. Babamın bize bıraktığı miras ne bir madalya, ne bir ünvan… bize bıraktığı en büyük miras; onurlu yaşamanın, vatanı sevmenin ve doğru insan olmanın ne demek olduğunu bilmekti.

17 Eylül 2024… Hayatımın en sessiz günüydü. O gün sadece babamı değil bir rehberi, bir kahramanı, bir yoldaşı kaybettim. Ama biliyorum ki o hep bizimle. Yetiştirdiği sporcularla, kurduğu takımda, anlattığı ilkelerde, biz çocuklarının her davranışında yaşamaya devam edecek.

Seninle gurur duyuyorum babacığım.

Seni her zaman özleyeceğim.

Ruhun şad, mekanın cennet olsun.

KARAGÖZLÜN…

Bir Yorum Yazın

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

Ziyaretçi Yorumları - 6 Yorum
  1. Ali Yağmur dedi ki:

    Canım amcam mekanın cennet olsun, ben ve daha birçok kişinin hayatında önemli bir yerin var.

    1. Meral YAĞMUR dedi ki:

      Bu hassas ve içten yorumun icin teşekkür ederim Ali abicim. Sen de babam için öyle idin. Onun milliyetçi düşüncesi kanının karıştığı ve istikbal vaad eden her bir birey için aynı mesabede değer bulurdu.

    2. Kudret Akay dedi ki:

      Ne mutlu ki bir kez daha kahramanınla ilgili güzel bir anı bırakmış oldun, kalemine sağlık, yolun açık olsun

      1. Meral YAĞMUR dedi ki:

        Canım arkadaşım, teşekkür ediyorum. Çok ince ve naziksin. Evet… özlem , hasret, gurbet kalan yanlarımın sızısıyla yazdım. Bir kız evladı olarak ondan soyutlanıp, onu yazmak çok kolay olmadı. Yazacak o kadar çok sey var ki, duygularım zirve yaptı bu kadar kısa bir yazıda dahi.

  2. Mustafa Yağmur dedi ki:

    Bir kahraman ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Her satırının doğruluğuna şahitlik ederim. Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun inşallah.
    Kalemine, yüreğine sağlık.

    1. Meral YAĞMUR dedi ki:

      Senin cihetinden böyle bir yorumun gelmesi çok mutlu etti beni abicim. Biliyorsun benim için ne kadar kıymetlisin. Çok teşekkür ediyorum. Öpüyorum ellerinden.