Vergi borcu kader değil, zaman aşımı var!

Merhaba sevgili Yeni Gazete okurları.. İlk yazımda vergi borçlarını ve yasal süreyi ele almak istiyorum.. Vergi borcu asla kaderimiz değildir.. Bir çok vergi mükellefi kanuni haklarını tam olarak bilemediğinden bir çok zorlukla ve güçlükle karşılaşıyor.. Bu konuyla ilgili Vergi Mükellefi Savunucuları Derneği‘nin açıklamasını dikkatle okumanızı tavsiye ederim.. İşte o açıklama: “6183 sayılı kanunun 102. maddesine göre […]

Yayınlama: 08.07.2022
A+
A-

Merhaba sevgili Yeni Gazete okurları..

İlk yazımda vergi borçlarını ve yasal süreyi ele almak istiyorum..

Vergi borcu asla kaderimiz değildir.. Bir çok vergi mükellefi kanuni haklarını tam olarak bilemediğinden bir çok zorlukla ve güçlükle karşılaşıyor..

Bu konuyla ilgili Vergi Mükellefi Savunucuları Derneği‘nin açıklamasını dikkatle okumanızı tavsiye ederim..

İşte o açıklama:

“6183 sayılı kanunun 102. maddesine göre amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrar.

Kanun ve tebliğde tahsil zamanaşımı hükümleri bulunmakla birlikte, vergi daireleri tarafından uygulamaya alınan bir konu değildir. Aksine tüyü bitmedik yetimin hakkı vardır. Düşüncesiyle vergi memurları zamanaşımına uğratmamak için tabibi caizse kraldan fazla kralcılık yapmaktadırlar.

Oysa 6183 sayılı amme alacakları kanununda bu konular detaylı olarak açıklandığı üzere ödeme gücü olan mükelleflerden vergi alacağının tahsili için geniş yetkiler verilmiştir. Uygulamadaki aksaklıklardan dolayı veya vergi dairelerindeki icra memurlarının görevlerini aksatmalarından dolayı yıl sonlarına doğru vergi dairelerinin tamamı amme alacağının zamanaşımına uğramaması için gazetelere ilanlar vermekte veya vergi dairelerinin ilan koymaya mahsus ilan tahtalarına askıya çıkarmaktadırlar. Kimi zaman da mükellefin borcuna açıktan para yatırılarak tahsilat yapılmış havası yaratılmaktadır.

6183 sayılı kanunun 102’nci maddesine göre amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar ve 1 TL gibi cüzi ödemeler zamanaşımını kesmez!

Maalesef mükelleflerin vergi borcu katlanarak artmaktadır.  Vergi afları hem vergi mükelleflerine hem de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vergi tahsil kabiliyetine zarar vermektedir. Bu vergi borçlarının takibinde vergi daireleri zamanında gerekli çalışmaları yaparak, mal varlığı bulunanlardan tahsilat yaparken, aciz durumda olanları gözeterek acze bağlamalı ve zamanaşımı süresince takip etmelidirler.

Zaman aşımı dolduğu zaman terkin cetvelleri düzenlemek suretiyle borcun takibinden vazgeçmeleri gerekmektedir.

Dernegimizin öncülük ettiği mükellef haklarının uygulamalarının yaygınlaştırılması çalışmalarında, önemli aşamalar kaydedilmiştir. Derneğimiz üyesi vergi mükellefi savunucuları tarafından açılan vergi davalarında önemli aşamalar kaydedilmiştir. Özel esaslara alınma, naylon fatura ile ilgili kullanma ve düzenleyici olma durumundan kurtulmak için inceleme aşamasından başlamak üzere, borcun kaldırılmasına kadar tüm aşamalarda mükelleflerimize desteklerimiz bulunmaktadır. özellikle uzun yıllardan beri tahsilat zamanaşımına uğramış vergi borçlarında ödeme emrine ve e-haciz, taşıt haczi ve gayrımenkül hacizlerinin kaldırılması için, Edirne’ den  Van’a Samsun’dan Antalya’ ya kadar binlerce dava açıldı. Açılan davaların % 90’ dan fazlasını kazandık. Kazandığımız davaların vergi borçlarını terkin ettirdik. Böylece hukukun uygulanmasını sağlayarak, mükelleflerimizin vergi yargısı aşamalarında destekçileri olduk. Tabi ki her aşamalarda bir çok zorlularla karşılaşıyoruz. Ancak bu zorlukları mükelleflerimizin destekleri ile aşmaya kararlıyız.

Derneğimize gelen şikayetlerden anladığımız şudur. Yılların birikimi olan 30-  40 yıllık kangren olmuş vergi borçları bulunmaktadır. Bu borçları vergi daireleri sözüm ona zamanaşımına uğratmamak için çaba harcamaktadırlar.

6183 sayılı AATUHK ’nun 102. maddesinde amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılın başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmeyen alacaklarının zamanaşımına uğrayacağından bahis edilmektedir.

Zira, aynı yasanın 103. maddesinde ise ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip işlemleri neticesinde yapılan her çeşit tahsilatlar, ödeme emri tebliği, mal beyanı, mal edinme ve mal artışlarının bildirilmesi, sayılan işlemlerden herhangi birinin şahsi kefile veya yabancı kişi ve kurumların mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı kamu alacaklarında yargı organlarından bozma kararlarının gelmesi, amme alacağının güvenceye bağlanması, yargı organları tarafından yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş olması, iki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazılı olarak başvurulması, amme alacağının özel yasalara göre ödemek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması halinde “zamanaşımının kesileceği” ve kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden yılın başından itibaren yeniden çalışmaya başlayacağı hüküm altına alınmıştır.

Vergi mükellefleri af kanunlarına göre vergilerini ödemek üzere taksitlendirme yapmadan önce dikkat etmeleri gereken en önemli husus, Ödeme gücü olmayan vergi mükelleflerin taksitlendirme yapmamaları yararlarına olacaktır. Çünkü taksitlendirme dilekçelerinin ıslak imza ile imzalanıp vergi dairesine verilmesi halinde 6183 sayılı yasanın 103’ncu maddesinin 11’nci bendine göre  zamanaşımı yeninden başlamaktadır.

Tahsil zamanaşımı, vergiler ve bütün kamu alacakları için geçerli olmak üzere, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda düzenlenmektedir. Bu kanunun 102. maddesine göre, kamu alacağı, vadesini izleyen yılın başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğramaktadır.

Tahsil zamanaşımı süresi dolduktan sonra alacaklı kamu idaresinin söz konusu kamu alacağını tahsil etme yetkisi ortadan kalkmaktadır. Vergi borcu eksik bir borç haline gelmektedir. Ancak, yükümlünün rızası ile yapacağı ödemeler kabul edilmektedir. Vergi aslı zamanaşımına uğradığı takdirde, fer’i amme alacağı gecikme zamlarının da asla tabi olarak zamanaşımına uğrayacağı tabidir. Yine amme alacağını düşüren nedenlerden birisi de zamanaşımı olduğuna göre, para cezalarına ait özel yasalardaki zamanaşımı hükümleri saklı kalmak koşuluyla 6183 sayılı kanunun kapsamına giren bütün amme alacakları 102. maddeye göre 5 senelik zamanaşımı hükümlerine tabidir.

Diğer taraftan, zamanaşımı bakımından istisnai hükümler mevcut olmayan özel ceza kanunlarındaki kamu cinsinden para cezalarının TCK 68. md gereğince ve özel yasalarında zamanaşımı hakkındaki istisnai hükümler mevcut olmayan tazminat ve inzibati amaçlı para cezalarının da 6183 sayılı kanunun 102. maddesi hükmü gereğince zamanaşımına tabi tutulması gerekmektedir.

Tahsilatla ilgili kamu idareleri, amme alacağının tahsil edilmesinde zamanaşımını kendiliğinden dikkate almak mecburiyetindedir. Çünkü zamanaşımına uğramış bir borç eksik bir borçtur.

Zira, zamanaşımı amme düzeni ile ilgili bir düzenlemedir. Ancak, zamanaşımından sonra mükellefin yapacağı gönüllü ödemelerin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durum, 6183 sayılı yasanın 102. maddesi ile getirilen özel bir düzenlemeden kaynaklanmaktadır.

Ödeme güçlüğü çeken ve Uzun zamandır kangren olmuş vergi borçlarından şikayetçi olan mükelleflerimizin Vergi Mükellefi Savunucuları Derneğine müracaat etmeleri ve üye olmaları halinde, çözüm yolları konusunda bilgilendirme yapıyoruz.

Sorunu olan veya olmayan tüm mükelleflerimizin hak ve sorumlulukları konusunda bilinçlendirmeyi ve başta gelir idaresi olmak üzere, kamu kurumlarında temsil etmek için Vergi Mükellefi savunucuları Derneği’ne üye olmalarını bekliyoruz.

Vergi Mükellefi Savunucuları Derneği Genel Başkanı Mehmet Kaynak

https://versav.org.tr”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.