YENİ YÜZYIL ve ‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ne hazır mısınız? ORTADA FOL YOK YUMURTA YOK…. BU NEREDEN ÇIKTI… Hepimiz o kalın halatların aslında incecik ipliklerden örülerek oluştuğunu biliriz. Kafamızda oluşan yüzlerce imaj yüzlerce kanaat hepsinin aslında resmin bütününden değil de minicik bir detaydan gelişen tamamlamalarla oluştuğunu da biliriz. Dünya enerji piyasası belirli ham maddeler üzerine […]
YENİ YÜZYIL ve ‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ne hazır mısınız?
ORTADA FOL YOK YUMURTA YOK….
BU NEREDEN ÇIKTI…
Hepimiz o kalın halatların aslında incecik ipliklerden örülerek oluştuğunu biliriz. Kafamızda oluşan yüzlerce imaj yüzlerce kanaat hepsinin aslında resmin bütününden değil de minicik bir detaydan gelişen tamamlamalarla oluştuğunu da biliriz.
Dünya enerji piyasası belirli ham maddeler üzerine kurulmuş. Ve dünya düzeni üretilebilen enerji kaynağına muhtaç olarak inşa edilmiş. Bütün gelişmişlikleri enerji üretimi ve kullanımı ile ilgili istatistiklerle belirleriz. Kim çok enerji üretebiliyorsa kalkınma potansiyeli yüksektir. Kim çok enerji tüketiyorsa işte onun kalkınmışlığı yüksektir. Çünkü dinamizmin tek gıdasıdır enerji. Dinamik toplumlar en yüksek tüketime sahiptir. Üretmek ve kullanmak zorundadır gelişmişlik
Nükleer enerji malumunuz uranyum ve platonyum ile üretilebiliyor. Bununda dünyada en çok bulunduğu maden yataklarının Türkiye de olduğunu söylüyorlar. Ancak ham uranyum ve ham platonyumun pekte bir faydası olmadığını bunun üzerinde çok meşakkatli yüksek teknoloji gerektiren çalışmalar yapılması gerektiğini çok makina ve çok insanla çok uzun zaman ve çok emek gerektirdiğini biliyoruz.
Birde termo enerji kaynakları. Yani ısı üreterek elde edilen enerji ki bunun en önemli kaynağı petrol ve petrol ürünleri elbette çeşitli yanıcı da bunun içinde kömür odun gibi.. Petrol ve doğal gaz ile üretilen termo enerji dünya çapında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Doğal enerji kaynakları. Rüzgar güneş ve su gibi… ilk iki doğa olayının enerjiyi üretmesinde büyük yatırımlar gerektiği gibi süreklilikte arz etmediğinden insanı sürekliliği daha sağlanabilir ve kontrol edilebilir olan Hidro enerji kaynaklarına yöneltiyor. Hidro elektrik santralleri nedenlerini bilmediğim sebeplerden toplumsal tepkimelere neden olan bir karşı duruş olsa da yine de en doğal yöntemlerden biri. Elektrik enerjisini temin etmemizde ki en önemli kaynak.
Irak savaşı çıktığı zaman hepimizin ortak kanaati(ben asla inanmadım) petrol ve enerji kaynaklarını ele geçirmek için teranesi yaygındı. Herkes işte ABD’nin bu hamlesinin enerji kaynaklarını ele geçirmek ve kontrolünü sağlamak için yapıldığı iddialarını ileri sürüyordu. Dünyanın en ciddi strateji uzmanları bu konuda görüş ileri sürüyordu. İşin doğrusu da 1970’lı yıllarda başımıza gelen petrol ambargosunun yenilenmesi durumunda dünyanın 1970’lerdekinden çok şiddetli bir krize gireceğini düşünmek bile içimi titretiyor.
ABD bu arada burayı sadece petrol kaynaklarını kontrol etmek için ele geçirmediyse bile bunun avantajını o kadar iyi kullandı ki canı istediği zaman Çin’i canı istediği zaman Rusya’yı tehdit edebiliyor. Şimdi ne alaka Rusya petrol satıcısı bir ülke Çin’de bir damla petrol yok nasıl tehdit unsuru olarak kullansın diyenler acele etmesin. Vermekle temin etmekte yaşayacağı zorluklarla Çin’i tehdit eden ABD yine petrol fiyatlarını istediği gibi artırıp düşürerek te en önemli ticaret geliri olan petrol ile Rusya’yı tehdit ediyordu. Petrol fiyatlarındaki düşüş Rus ekonomisini yerden yere vuruyor Ruble sürekli olarak değer kaybına uğruyor.
Her iki rakip ülkeyi de enerjinin temel kaynağı ile tehdit ederek işlerini yürütüyor. ABD devlet aklını en yüksek seviyede kullanarak rakiplerini muhtemel rekabet edebilecek ülkeleri kontrolü altına alıyordu. Dünya petrol rezervi açısından en önemli orta doğu ülkeleri ve kuzey Afrika ülkeleri böylece kontrolü altında kaldıkça dünya devletleri üzerinde kontrolünün de arttığını gördük.
Ancak dünyanın en önemli rezervlerine sahip olan ülkeler sıralamasında ABD hiçte aşağılarda yer almamasına rağmen senelerce petrol üretimini baskı altında tutarak minimum seviyelerde tuttu. Öyle ki kendi ürettiğini satmayarak sadece depolamaya ayırdı ve kendisi ihtiyaçları için dünyanın çeşitli yerlerinde üretilen petrolü aldı. Dünyanın en önemli petrol ithalatçısı ABD olmuştur. Bu orta doğu ve kuzey Afrika ile sınırlı da değil güney ve kuzey Amerika da, çeşitli denizler de çıkarılan petrol üreticilerinin en önemli alıcısı ABD oldu
Sürekli olarak dünya petrol rezervinin sınırlı olduğunu ve bunun belli bir süre sonunda biteceğini dinliyorduk. İşte 2100 yılı geldiğinde teknoloji medeniyetler stop edecek çünkü petrol üretimi bitecek deniyordu. Hatta bununla ilgili kıyamet filmleri dünyanın sonunun geldiğini ve teknolojiden medeniyetten yoksun insanların dönüştüğü hali anlatan onlarca da Film hasılat rekorları kırıyordu. Büyük stratejistlerimiz ABD’nin bu durumu hesaplayarak mümkün olduğu kadar kendi rezervlerini koruduğunu söylüyordu. Makul buluyorduk. Gerçekten ABD zor günleri düşünerek petrol rezervlerini koruyordu.
Peki şimdi ne oldu.?
Son bir kaç gündür ABD borsalarındaki sert düşüşlerden bahsediyor TV’lerdeki ekonomi sunucuları, ekonomi programları. İşte şu sebepten, işte bu sebepten ABD borsaları yüzde bilmem kaç düştü. Bilmem kaç işlem aralığı seviyesinde kaldı. İşte bu yarında devam ederse şöyle olur, yok yarın toparlanır, öbür gün yeniden yükselişe geçer. Acaba geçer mi. TL bu durumdan nasıl etkilenir. Dünya nasıl etkilenir. İtalya çöker mi? Kırılgan ve dayanıksız İtalya ekonomisi ESOS veriyormuş. Asya borsaları bu durumdan şu kadar etkilendi ancak ABD deki bu durum devam ederse işte Asya şu şekilde etkilenir.
Mutlaka hepiniz bunları yada bunlara benzer haberleri dinliyorsunuz. Hepinizin kafasında çeşitli soru işaretleri var. hatta bizim bazı yorumcularımız Allah için neredeyse 12 den vurup bizim Afrin’e yaptığımız harekatı ABD’de hisselerin düşüşü ve neredeyse ABD’nin çöküşü olarak aktarıyor ya onları sanırım sizde ciddiye almıyorsunuz.
ABD evet kurulduğu günden bu yana belki de ilk kez bu kadar yalnız. Ama hepimiz biliriz ki zirvede iki kişiye yer yoktur. Orada ancak zirvedekinin izin verdiği misafirlik yapabilir. ABD kim ne derse desin dünyanın zirvesindedir ve zirveye sadece istediği ülkeyi davet eder ve misafir eder. Kimse orada ABD ye rağmen onunla birlikte olamaz. Bu kabul etsek te etmesek te günümüzün realitesi. Tabu değil. Algı değil. Sadece tespit. Gerek teknoloji gerek teknolojinin kullanımı ve gerekse ekonomik hacim ile değerlendirildiğinde bir kaç ülkeyi toplamadan onunla mukayese edemiyoruz. Bu toplanan ülkelerin içinde biz zaten yokuz. Ancak ABD den sonraki ülkeleri toplama işlemine dahil edebiliyoruz.
Bütün bu haberleri dinlerken kimsenin dikkatini çekmeyen bir şey gerçekleşti. Borsadaki dalgalanmanın ve doların gevşemesinin bahsedildiği günlerde bunun sebeplerinin içine alınmayan bir şey gerçekleşmeye başladı. Hem de ABD devletinin bu güne kadar sıkı bir denetimde tuttuğu ABD toprakları içindeki petrol üretiminde rekorlar kırmaya başladı. Üstelik ABD artık üretimini stoklamıyordu. Kendi ülkesinde kullanmaya ve rafinerilerine servis etmeye başladı. Üstelik sanki stoklarını bir an önce bitirmek için acele ediyor ve petrol fiyatlarını çaktırmadan üç beş düşürüyordu.
Elbette bu bütün gelişmelerin yanında pekte önemli bir haber değildir. Ancak halatı oluşturan küçük ince ipliklerden biridir. Bunun çeşitli sebepleri olmalı. Başlangıçta neden stokluyor neden kendisi kullanmıyor neden ithal ediyor da üretmiyor sorularına verdiğimiz cevaplar doğruysa neden bu gün üretimini kullanmaya ve artırmaya başladı. İşte bu sorunun sorulmamasının sebebi Dünyadaki önemli olaylarında bu arada meydana gelişidir.
Dün yada evvelki gün ABD de bir firma Marsa otomobil gönderdi. Bu bütün haber kuruluşlarında yer aldı. Kimi vay anasını derken bu müthiş bir başlangıç dedi. Ama kimse otomobilin elektrikli olduğunu bildiği ve söylediği halde nerede şarj olacağını sormadı. Nasıl olsa Mars ta bu aracı kimse kullanmayacak algısından mı? Yoksa nasıl olsa bu o kadar da mühim bir haber değil algısından mı bilinmez ama kimse bunları açıklamadı.
Ortada fol yok yumurta yok. Ben bu yazıyı işte o küçük iplik liflerine bakarak söylüyorum önümüzdeki bir kaç yıl içinde artık yanarlı motorlar tarihe kavuşur. ABD otomobil sektöründe nasıl yanmalı motorlarda öncü ve liderse bu konuda da lider ve öncü olur. Mutlaka yapılan testlerde artık şarj olmaya ihtiyaç duymayan ve kendi kendini şarj eden elektrikli motor teknolojisini üretilmiştir.
Bir çok senaryoda ve bir çok beyin jimnastikçisinin yorumunda ABD aslında bu zaten bulunmuş olan teknolojinin gün yüzüne çıkmaması için elinden geleni yapıyor bunu bulanları bir şekilde ortadan kaldırıyor susturuyor gibi yüzlerce teori dinledik. Peki şimdi neden. Aslında çok basit sebepler bile bunu açıklamaya yeter de biz yine de kendimizce bazı önemli başlıkları verelim.
Kaybettiği dünya otomobil üretim liderliğini geri kazanmak ve bu üretimin oluşturacağı yeni ve yüksek teknoloji istihdamını kullanmak faydalanmak olarak değerlendirebiliriz veya artık başkaları yapmadan bunu yapalım mantığı ile harekete geçmiş olmalı ki petrol rezervinin ihtiyaç olmaktan çıktığını kabul etmiş olsun…
Uzaya giden araç elektrikli ve şarja ihtiyacı olsun yada olmasın artık yeni bir çağın başladığını hepimiz görmeliyiz. Enerji kaynaklarının içinden artık petrolün çıktığını çok yakın zamanda öğreneceğimizi görüyorum… Artık ısınmak için doğalgaz, odun kömür petrol veya ürünü kullanmayacak artık suları ısıtmak için termosifonlar kullanmayacağız.. yemek pişirmek için likit petrol gazına ihtiyaç duymayacağız. Fabrikalarımızda buhar üretimi için buhar kazanlarını kömür ve petrol ürünleri ile ısıtmayacağız.
Yeni bir dünyanın ilk işareti ABD’nin petrol rezervlerine bakmadan üretimi anormal artırması ve buna bağlı olarak borsanın gerilemesi olarak görebiliriz. Çok yakında petrol ile değer kazanan tüm kurumların ve bu şekilde enerji üreten bütün şirketlerin çok kısa zamanda değerlerinin sıfır kuruşlara indiğini göreceğiz. Borsalarda çökmelerini izleyecek ve kaygı ile bakacağız. Ama yeni ve tek uluslu bir dünya devinin inanılmaz yükselişini izleyeceğiz. Çünkü yeni enerji kaynağı üreticisi yeni dünyanın sahibi olmak pozisyonunda olacaktır. Belki ABD bile zirveyi bu şirkete teslim etmeyi üzerine borç bilecektir… şirketin sahibinin devlet olmayacağını düşündüğümde bunun kaçınılmaz olduğunu da söyleyebilirim
Evet fol yok yumurta yok… Ama günümüzde geldiğimiz yerde civciv için fola da yumurtaya da ihtiyaç olmadığını görüyorum..