Aslında güncel ve siyasi olayları pek konuşmam. Çünkü siyasi olaylar gündemin ana konularını ortadan kaldıran bütün ciddi konuları sulandıran bir görünüm ortaya koyuyor. Yada siyasilerimiz bu konuda gayet etkili bir gayret ortaya koyuyor. Bu yüzden ben siyasi konuları siyasetçilerin takip ettiği gibi takip etmiyorum. Ancak buda bütün siyasi gündemin dışında kaldığım anlamına gelmesin. Bazen bakıyorum […]
Aslında güncel ve siyasi olayları pek konuşmam. Çünkü siyasi olaylar gündemin ana konularını ortadan kaldıran bütün ciddi konuları sulandıran bir görünüm ortaya koyuyor. Yada siyasilerimiz bu konuda gayet etkili bir gayret ortaya koyuyor. Bu yüzden ben siyasi konuları siyasetçilerin takip ettiği gibi takip etmiyorum.
Ancak buda bütün siyasi gündemin dışında kaldığım anlamına gelmesin. Bazen bakıyorum hiç gereksiz bir konuyu o kadar abartıyorlar o kadar büyütüyorlar ki aklım almıyor. Gazeteler bu konuyu işliyor. TV’lerde üçer beşer etiketli kişiler bu konuyu tartışıyor. Bende soruyorum peki öyle olsa ne olur böyle olsa ne olur diye bir türlü mana veremiyorum. İşte böyle olmayan konular olduğunda elbette bende siyasetle ilgileniyorum.
Bir kişi ekonomi felsefe ve sosyoloji ile ilgili ise mutlaka siyasetle ilgilidir. Çünkü bu üç ana unsurda siyasetin içinde ve siyasetle birlikte yaşar. Asla hiçbir siyaseti ekonomisiz düşünemezsiniz. Felsefesi olmayan siyaseti anlatamazsınız. Sosyolojik değerlendirmesi olmayan siyaseti yapamazsınız. Tabi normal seçmeni olan ülkeler için söylüyorum bunları. Türkiye için söylenecek söz değil. Türkiye siyaset yerine algı ve yönlendirme fiilleri ile yaşayan bir ülke.
Hemen itiraz etmeyin 2002 2010 arası herkesin dilinde dolar 1,5 lira daha ne olacak kardeşim ekonomi çok iyi deniyordu. Bizim yav mübarekler dolar 1,5 lira ama sizin 100 bin insana iş verdiğiniz tekeli sattınız.
“Ya siz hiçbir şeyden memnun olmuyorsunuz siz Tayyip düşmanısınız ekonomiden falan anlamıyorsunuz o paralar yatırım oluyor.”
Konuşamıyorsunuz adamla. Ne yatırımı diye soruyorsun kalkıyor “yol yaptık körpe yaptık tünel yaptık Avrasya tünelini yaptık. İşte paralar buralara gidiyor” diyor. Diyorsun ki iyide oralara yapılan yatırımlar misliyle geri geliyor ücretlere bak. Bazılarını da zaten para vermeden taahhüt ederek yaptırdın ne alaka diyorsun.
Ama adam bir kere “dolar 1,5 lira” dedi mi başka şey demiyor. Şimdi dolar 3,5 lira adam yine ekonomi diyor. Savaş diyor terör diyor efendim önemli değil dev uçaklarımız uçak gemilerimiz var diyor. Bakıyorsun konuşmaya bile gerek yok diyorsun. Ama o inanıyor ve destekliyor. Dolar 1,5 lira iken mazereti vardı dolar 3,5 lira yine mazereti var.
Sosyolojik yada felsefi olarak bütün çelişkilerini sıralasan da fark etmez hepsinin bir sebebi bir mazereti var. Her birinin kılıfı hazır. Ne anlatabilirsin ne anlaşabilirsin. Dün alkışladığının bu gün tersi oluyor yine alkışlıyor.
Dün PKK terörist dedim diye “siz bölücüsünüz” diyordu bu gün PKK ile savaş ağızlarından düşmüyor ve sanki dün yapılanları söylenenleri hiç olmamış gibi büyük bir kahramanlık öyküsü içinde aktarıyor. Açılım süreci diyorsun, “aslında çok doğru işler yaptık ama bunlar hain bize ihanet etti” diyor. Fetö diyorsun olur mu biz onlara her türlü imkanı sunduk ama onlar bize ihanet etti diyor. Azıcık ezber bozup biz kim dediğin zaman. Önce biraz karıştırıyor sonra “onlar darbe yaptı halka ateş etti onlar büyük kafir” diyor.
Yani bizim ülkemiz farklı bir ülke seçmenimiz farklı bir seçmen. Nereden idare ediliyor bilmiyorum. Ama kesinlikle iyi idare ediliyor. Aç olması muhtaç olması önemli değil önemli olan tuttuğu partinin iktidar olması ve tuttuğu partinin her konuda yüzde yüz haklı olduğu inancının ortada dolaşması. Bu muhalefet içinde böyle kesinlikle tuttuğu partinin hata yaptığını kabul ettiremezsin bizim seçmene kesinlikle liderin bir bildiği var aslında onun istediği olsaydı yada aslında o işi biliyordu ama bizim hainler menfaatperverler koltuk için satmayacağı adam olmayanlar işi ters çevirdi diyebiliyorlar.
Gerçekten benim ülkem farklı. Mesela kuruluş sloganı “Adalet ve Kalkınma Partisi” olanlar Adalet için yürüyüş yaptığını söyleyen muhalefeti desteklemek yerine senin yaptığın provokasyon diyor sen böyle yaparak halkı kışkırtıyorsun diyor “hükümet hiç haksızlık yapmıyor nerede adaletsizlik var diyor sen böyle yaparak Fetö’nün ekmeğine yağ sürüyorsun” diyor. Ama gerçekten adalet sözünü hiç tartışmıyor. Adalet var mı yada yok mu diye sormuyor. O adalet ve kalkınma partisini öylesine benimsemiş öylesine kabullenmiş ki onun için söylenecek en küçük sözü bile kabul etme ihtimali yok
Düne kadar hak hukuk adalet milliyetçi hareket diyerek yüzlerce şehit vermiş dava isimleri adalet yürüyüşü yaptığını söyleyeni sanki hükümetle ağız birliği yapmış gibi terör örgütlerine destek vermekle suçluyor. Oysa adaletsizliğin geldiği boyutu en iyi onlar biliyor. Bu yürüyüşten üç beş gün önce Fetö’cü olduğu herkes tarafından bilinen bir eski bakanın damadı serbest bırakıldığı için kıyamet koparan taban, bir belediye başkanının damadı yargılanmadığı için adaletin uygulamasın da sorun olduğunu söyleyen taban; liderleri bu yürüyüş adaletsizlik yürüyüşü teröre destek var dedi diye hep birden yürüyenleri, bu yürüyüşü destekleyenleri terörist ilan edebiliyor.
Böylesine çelişkili böylesine tezatlarla yaşayan en akıllı yada en entelektüel bireyler bile ne yazık ki ya derenin suyuna kapılıp gidiyor yada rüzgara karşı yelken açmamak için seslerini kesip susup oturuyorlar. Peki diyorsun neden? Cevap hazır. “Liderin bir bildiği vardır.”
Yav kardeşim bir bildiği varsa söylesin biz geri zekalı değiliz ya anlarız. Olsun sen yüksek siyasetten anlamazsın bu derin siyaset.
Haklı ben bu kadar derin siyasetten anlamam. Bu derin değil çukur siyaseti ne anlayabilirim ne anlatabilirim. O yüzden siyasete pek dahil olmuyorum. Ancak son 15 gündür adalet için yürüyen insanları gösterdikleri çabadan ve seçtikleri yöntemden dolayı kutluyorum.
Hele yol boyunca yapılan eleştiri yada gösterilen tepkilere alkışlar yaparak cevap vermelerini saygı takdirle karşılıyorum. Yıllarca özlediğim siyasetin temel unsuru olan demokratik tavrı gösteren CHP ve lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu tercihinden dolayı tebrik ediyor yaptıkları doğru çabaların hakikat peşinde geliştirilen bu gayretin hakkın rızasını yanına alarak adaletsizliğe galebe çalacağı inancını taşıyorum.
Kim ne derse desin orada olmasam bile o yürüyüşe katılanlar birlikte manen yürüyorum. Şu ana kadar gösterilen her tavrı ve tepkiyi bütün benliğimle destekliyorum. Ve inancım o ki bu gün gerçekleştirilen “ADALET YÜRÜYÜŞÜ” Mao’nun büyük yürüyüşünden sonra bir lider öncülüğünde bırakın Türk tarihini dünya tarihinde gerçekleşen en uzun ve en etkili yürüyüştür.
İstanbul da buluşmak dileği ile başarmanızı bekliyorum…