Bir ülke düşünün. Öyle bir ülke olsun ki bu; Futbol en popüler ve en çok takip edilen spor dalı olsun. Öyle bir takımın da tekelinde olmayan neredeyse her ligde bulunan çeşitli takımlara gönül vermiş milyonlarca taraftar barındıran bir ülke. Bu verilen bilgiler ile aklımızda beliren ülke sayısı kaç olur? Hadi diyelim on ülke. Yine aynı […]
Bir ülke düşünün. Öyle bir ülke olsun ki bu; Futbol en popüler ve en çok takip edilen spor dalı olsun. Öyle bir takımın da tekelinde olmayan neredeyse her ligde bulunan çeşitli takımlara gönül vermiş milyonlarca taraftar barındıran bir ülke.
Bu verilen bilgiler ile aklımızda beliren ülke sayısı kaç olur? Hadi diyelim on ülke. Yine aynı bilgilerle yola çıkarsak bu ülkelerden dünya futboluna yön verebilecek, dünyaya futbol adına yeni bir renk katacak kaç ülke olur? Beş ülke bilemedin altı ülke olsun.
Maalesef Türkiye başta belirtilen bu tanıma uysa da bu beş ülke içine giremez. Ülkemizde birçok yapıda olduğu gibi futbol sektöründe de süregelen sistemsizlik devam ettiği müddetçe bu böyle devam edecektir. Kulüpler gelirlerini ithal futbolculara ithal teknik ekiplere savuracak kısa vadede adından söz ettirmeye çalışacak.
Altyapı veya üretim namına ekstra bir çaba sarf etmeyecek. Aynı kulüplerin yöneticileri ise, savurdukları bu paralar ile gelecek sahte başarılara bel bağlayarak ahkam kesecekler. Gelen başarıları ile kulüp borçlarını kapamak, kulüp gelirlerini arttırmak için maç biletlerinde artırımlara gidecekler. Kendi kulüp ürünlerini piyasaya sunduklarında da şunu diyecekler. “Evet ürünler pahalı ama kulübünüze destekte bulunacaksınız.”
Bu ülkede kaç taraftarın takımından maddi bir kar etmişliği veya maddi bir gelir beklentisi var ki siz onları daha da zora sokuyorsunuz? Her takımın kendi evinde oynadığı statlar taraftarın mabedi değil midir? Peki neden tribünler boş kalıyor diye hiç merak etmiyor musunuz?
Dün akşam oynanan Fenerbahçe – Trabzonspor maçı, izlediğimde içimi sızlattı. Sahada gerçekleşen maç ile alakalı tartışılacak konular ve pozisyonlar var ama ben bunlardan bahsetmek istemiyorum.
Ülkemizin en büyük kulüplerinden ikisi Fenerbahçe’nin sahasında karşı karşıya geliyor. Belki de iki takım adına sezonun en kritik maçlarından biri oynanıyor olacak. Ama bir bakıyorsunuz ki stat neredeyse bomboş. Ne kadar da üzücü bir sahne…
Oysa ki bir tarafta süper lig için kusursuza yakın bir kadrosu olan Fenerbahçe var. Diğer tarafta ise ligin ikinci yarısında lakabının hakkını veren, fırtına gibi esen bir Trabzonspor. Bu futbol sever bakışı olsun. Taraftar gözünde ise; Takımında mevkisinde dünyaca tanınan oyuncular mevcutken ve bunları sahada kanlı canlı izleme fırsatı varken. Hala 2011 sezonu şampiyonluğunun şaibesi veya gölgelendirilmesi mevzusu canlıyken bu tribünlerin neden boş olduğunu kim açıklayabilir?
Kimsenin taraftara vefasız deme hakkı yok. Çünkü bu takımların taraftarları en kötü koşullarda bile takımlarının yanında olmak için nelerden feragat edipte bu tribünleri doldurduğunu herkes biliyor.
Takımı gol attığında statların dışını bile inleten sevinç nidalarını herkes hatırlıyor. Takımlar için bestelenen ve herkesin bir ağızdan söylediği besteler, marşlar. Bu şov dünyasını daha güzel daha çekici kılan; Atkı şovlar, bandolar, alkışlamalar, ıslıklamalar, kareografiler ve daha niceleri. Taraftar emeği olmadan yapılabilir mi?
O zaman bu boş tribünler sizlere neyi haykırıyor?