Geçen yazımızda sorular üzerinden gitmiştik. Biraz daha sorularla devam edelim. Görünen o ki beka söylemi, henüz üzerinden bir ay geçmişken sona erdi. Siyaset gerçekten bu kadar keskin dönüşleri kaldırabiliyor mu? İnsanlar dünü hemen unutabiliyor mu? Seçmenin sandıkta yanıtlayacağı soru bu. Seçimin ertesi günü bu sorunun cevabı çok konuşulacak gibi. İdeolojik bir duruştan çok sanki bir […]
Geçen yazımızda sorular üzerinden gitmiştik. Biraz daha sorularla devam edelim.
Görünen o ki beka söylemi, henüz üzerinden bir ay geçmişken sona erdi. Siyaset gerçekten bu kadar keskin dönüşleri kaldırabiliyor mu? İnsanlar dünü hemen unutabiliyor mu?
Seçmenin sandıkta yanıtlayacağı soru bu. Seçimin ertesi günü bu sorunun cevabı çok konuşulacak gibi. İdeolojik bir duruştan çok sanki bir spor müsabakasının taktiksel hamlelerini izliyoruz ardı arkasına. Bir taraf çizgisini hiç bozmazken diğer taraf söylem ve tarz değişikliğine gidiyor. Bu tarz değişikliğinin etkisinin ne yönde olacağı herkes için soru işareti şu an.
YSK halen gerekçeyi yazmayı tamamlayamadı. Ne zaman tamamlayacak?
18 gün İstanbul’a hizmet verme fırsatını bulan Ekrem İmamoğlu bu kısa süreçte seçmenine verdiği sözlerden bazılarını hızla hayata geçirmek üzere İl Meclisine sundu. İl Meclisi bu önerileri İmamoğlu’ nun mazbatası alındıktan sonra bazı değişikliklerle hayata geçirdi. Bu değişiklikler iktidar adayının demeçlerine biz yaptık olarak yansıdı. Diğer cepheyse sözlerini tuttuklarını, yenilenecek seçimler için seçmenin bunu referans alması gerektiğini ısrarla belirtmekte. Seçmen bunları referans alacak mı?
Bunlarla birlikte iktidar kanadının veri çalmakla, musakka-antrikot muhabbetiyle uğraşanların sebep olduğu arızalarla tanımladığı 18 günlük süreçte İmamoğlu’ nun duruşuna karşın geliştirilen söylem acaba bir endişeden sebep olabilir mi? Çalışanlarıyla aynı yemeği yemek isteyen, kendisine ayrıcalık tanınmasına karşı çıkan bir insan için talihsiz bir cümle olmuyor mu?
Sayın Öcalan ifadesi, Kürt seçmenin oy davranışında yer bulacak mı? Daha birkaç gün öncesine dek terörle birlikte mücadele ediyorsunuz diye yerilen muhalefet kanadı eleştirdiği tutumu değiştiriyorsa bunu destekçilerine anlatabilecek mi? Kırmızı çizgi pembeye mi çaldı?
Birinin seçim gecesi elindeki tabletten istatistik bilimine atıfta bulunuşu, birinin gençlerin işsizliğini ifade edişine biz utanalım demesi, birinin halkın cebine hizmet edeceği vaatlerini hayata geçirmiş olması, birinin acındırma politikası yapmaması, birinin çizgisinin dışına çıkmadan yoluna devam etmesi, birinin halkın içinde kalmayı sürdürmesi, birinin gerekçesi bile halen yazılamamış bir soru işaretiyle bırakılması, birinin yenilenecek seçimler için bütçe gücünü halktan alması, birinin net tavrı, birinin inanmışlığı ve birilerinin ardı arkası kesilmeyen hataya zorlama çabaları sonuç verecek mi?
Ekrem İmamoğlu kıvrak zekâsının cümlelerini kalbinin süzgecinden geçirerek sarf ederken sempati kazanmaya devam ediyor.
Ekrem İmamoğlu ‘nun seçim çalışmalarındaki bir cümlesi geliyor aklıma: “Eğer hataya düşersem beni siz elimden tutup kaldırın.”
Tamamlarken değerli köşe yazarı dostumuz İdris Özyol’a geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Fikirlerdeki çeşitlilik konuşulmadığında çatışma doğuyor. Cümleler, felsefeler, ideolojiler şiddet gerektirmez. İnsansak konuşarak anlaşacağız.
Günün sonunda 18 günlük icraatların özeti: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”