Her sabah birçok kişinin yaptığı gibi sabahları ben de sosyal medya hesaplarımı karıştırıyorum. Herkesin sosyal medya hesabındaki haberler kendi görüşlerine yakın olan gazete haberleri gibidir.Dolayısıyla benim hesabıma da ağırlıklı olarak sağlık çalışanları ve sağlıkla ilgili haberler düşüyor. Bu sabah da “bir doktor evinde ölü bulundu,şimdi bir tıp öğrencisinin intihar haberi geldi, dün 30 yıllık hekimi […]
Her sabah birçok kişinin yaptığı gibi sabahları ben de sosyal medya hesaplarımı karıştırıyorum. Herkesin sosyal medya hesabındaki haberler kendi görüşlerine yakın olan gazete haberleri gibidir.Dolayısıyla benim hesabıma da ağırlıklı olarak sağlık çalışanları ve sağlıkla ilgili haberler düşüyor.
Bu sabah da “bir doktor evinde ölü bulundu,şimdi bir tıp öğrencisinin intihar haberi geldi, dün 30 yıllık hekimi döve döve tuvalete sürüklediler, diğer hekimin kafasına defalarca mermerle vurdular, karınız diyen hekimi tartakladılar, son 48 saat içinde oldu bunlar” şeklinde bir tweet atılmış.
Eski bir paylaşımı gündeme getirdiklerini düşündüm çünkü bu tarz haberleri bir hekim olarak o kadar çok duydum ki. Ancak altındaki tarih maalesef güncel bir tarihti.
Branş hastanesinde çalıştığım için yıllarca uzman hekim olarak acil nöbeti tuttum. Poliklinikte uzman sıfatına konulduğum ancak acilde nöbet tutarken bırakın uzman olduğumu doktor olduğumu bile unuttuğum çok hakaretlere maruz kaldım. Her nöbete giderken ailem tarafından dikkat et kimseyle ters düşme diye uyarıldım.Yorgunluktan bedenimi sürüklediğim gecelerde çoğu zaman yatan hastalarla ilgili gece verdiğim sözel ordırlarımı sabahları hiç hatırlamıyordum. Ama hepsi doğru eksiksiz ordırlardı. Çoğu zaman bunu nasıl başardığımı ben bile anlamıyordum.
Yine bir acil nöbetimde ilaç sonrası yüzü kızaran hastamın “sen yüzüme alıcı gözle bakmıyor musun” diye aşağılayıcı sözlerle bana bağırırken karşısında tedavi alan diğer hastada benim eşimdi.
Mesai bitimine doğru acil diye gelen hastayla ilgilenip kendisine alması gereken doğru tedaviyi anlatmaya çalıştığımda tavrımdan rahatsız olmuşlar beni BİMER e şikayet etmişlerdi , verdiğim savunmayı hatırlıyorum .Neden şikayet edildiğimi bile anlamazken “yüzümün güleçliğine değil hekimlik hizmetimi nasıl verdiğimi değerlendirsinler” dediğimde suçlu bulunmuştum.
Bütün bu suçlamalar yapıldığında bu doktorun kaç hasta baktığı, poliklinikle birlikte yürütmeye çalıştığı ek işlerinin ne olduğu ,serviste yatan hastaların sorumluluğu, nöbet ertesi olup olmadığı hiç sorgulanmadı. Kaldı ki bir hekimin aile hayatı söz konusu bile olamazdı bekarsanız asistanlık döneminde evlenmenize hocalarınız hiç razı olmazdı evliyseniz hamile kalmanız istenmezdi.
Bizim nesil yapılan tüm yanlışlara rağmen sessiz kaldı, çalışmaya devam etti, sustu. Şimdi yurt dışında çalışma planları yapan yeni nesil bizim gibi sessiz kalmayacak. Görüyorum ki sosyal medya ağları ile hekimlere yapılan haksız suçlamalar gün yüzüne çıkıyor. Hekimlerin haklarını aramasını eleştiren bir kesim var ki aslında bu kişilerin çoğu hekim olmak için ya da çocuğunu hekim yapmak için can atmıştır.
Biz hekimler sizin bizden esirgediğiniz saygıyı da, aldığımızı düşündüğünüz harca harca bitmeyen maaşlarımızı da sonuna kadar hak ediyoruz. Hiçbir meslek grubuna uygulanmayan şiddetin karşısında duran sadece sağlık çalışanları olsun istemiyoruz, bizim yanımızda olun sesimize ses katın istiyoruz. Yeni nesil hekimleri elimizden kaçırmayalım onlara mutlu huzurlu bir çalışma ortamı sunalım bizim çektiğimiz sıkıntıları onlar çekmesin istiyoruz.
Şimdi sevgili okurlarım soruyorum size “biz sizden çok şey mi istiyoruz?”