Güneşin yükseldiği yer JAPONYA

Yayınlama: 22.04.2025
Düzenleme: 22.04.2025 09:06
A+
A-

En büyük çocukluk hayalimdi Sakura zamanı JAPONYA’ya gitmek. Şahsen ben en büyük hayalimi gerçekleştirdim, darısı hayal edenlere…                        

  1. 919.4 km İstanbul-Tokyo arası, yaklaşık 11 saat 10 dakika sürüyor.Tokyo Uluslararası Narita havalaanına büyük bir heyecanla indim. Hayallerimi gerçekleştireceğim güzeller güzeli Japonya (Merhaba) Konniçiva!……..

    Tokyo, Kyoto, Osaka’yı görmek, Fuji dağını selamlamak, Shibuya kavşağında karşıdan karşıya geçmek, Nara’nın geyiklerini beslemek, güzel zen bahçelerini gezerken pembe, beyaz, mor sakuraların etrafında gezinmek, kimono giyip parmak arası terliklerimi giyip Japonya sokaklarında dolaşmak, kimonolu geikoları görmek, yemek çubukları ile sushi yemek gibi hayallerimi gerçekleştireceğim Japonya’ya ayak basmak muhteşem bir duygu.

Çok şükür çok!.. 

Uzakdoğu’nun kendine özgü kültürüyle gezginleri en çok cezbeden gizemli adası Japonya’dayım.

Ozu filmlerinden, Murakami romanlarından ve Miyazaki animasyonlarındaki otantik Japon deneyimini, turistik rotalarda ve ülkenin gizli köşelerindeki özgün köy ve kasabalarda, ilkbaharın şiirsel renkleriyle keşfetmek olağanüstü…  

Her anında çok mutlu olduğum ve büyük bir keyifle gezip gördüğüm, yaşadığım Güneşin yükseldiği yer Japonya’yı ve Japonları sizler için yazdım…

Japonlar son derece sakin, çalışkan, disiplinli, nizami ve mesafeli insanlar. Geleneklerine önem veriyorlar.  Batılılaşma ile birlikte gelenekleri yaşatma, hatta geliştirme çabasını bir an olsun bırakmıyorlar. Özel günlerde geleneksel kıyafet giymeyi ihmal etmiyor. Kimono, vücudu saran belde geniş bir kuşakla (obi) ile bağlanan geleneksel ve dünyaca ünlü bir giysileri. Erkekler kimonolarının üzerine çok geniş paçalı pantolonlar (hakama) ve bol ceketler giyiyorlar. İyi bir kimono çok pahalı. Japonlar kimonolarına gözleri gibi bakıyorlar.  Kimonolar anneden kıza, babadan oğla aktarılarak giyiliyor. Kimono ve obiyi düzgün olarak takmak kolay değil. Bunun için kadınlar özel ders alıyorlar. 

Kimono giyildiğinde normal ayakkabı ve çoraplar giyilmiyor. Ayakkabı yerine yüksek tahta nalınlar(geta) olabileceği gibi pamuklu ya da deriden yapılmış (zori) sandaletler giyilir. Kimono ile özel pamuklu çoraplar olan (tabi) giyilir. Başparmak ile diğer parmaklar arasında, sandalet bağının geçmesi için oyuk bulunur. Kimonoya benzeyen diğer bir giyecek Yukata. Pamuklu, basit, yazları festivallerde ya da evde bornoz gibi giyilen giyecekler. Japonya aynı zamanda animede ve bilgisayar oyunlarında dünyada birinci sırayı alıyor. Ayrıca süs bitkileri, bahçeleri ve bitki yetiştirme becerileri ile tanınırlar.

Japonlar kendi ülkelerine Japonya demiyor. Nihon veya Nippon diyorlar. Bunun anlamı ‘güneşin yükseldiği yer’

Dünyadaki robotların yarısı Japonya’da. Japonlar teknolojinin pek çok alanında olduğu gibi robotlar konusunda da öncüler ve ASİMO gibi insana benzeyen robotlar yapma konusunda çalışıyorlar.

Dünyanın en büyük otomobil üreticisi. İçinden otoyol geçen bir binaları var. 

Eski Japon savaşçılarına ‘Samuray’ denirdi ve bunlar Katana adında bir kılıçla savaşırlardı. Karate, Judo, Sumo, Ninjutsi,  Kendo, Jujutsu ve Aikido gibi dövüş sanatları kültürün önemli bir parçası.

Dünyanın ilk romanı 1007 ytılında bir kadın yazar tarafından Japonya’da yazılmış.

Japonya’da her yıl 1500 kadar deprem oluyor. 2011’de olan depremin dünyanın dönüş hızını 1.8 mikrosaniye kısalttığı söyleniyor.

Dünyanın en eski şirketi Kongö Gumi M.Ö 578 yılında kurulmuş.

Mıknatıslar üzerinde giden hızlı trenler saatte 300 km hıza ulaşabiliyor. Trenler dakiklikleri ile tanınıyor.

Yemeklerde kullandıkları ‘chopstick’ yani yemek çubuklarından yılda 24 milyar çift tüketiyorlar. Şans kurabiyesi ilk kez 19. Yüzyılda Kyoto’da yapılmış.

Uzakdoğu’nun kendine özgü kültürüyle gezginleri en çok cezbeden gizemli adası Japonya

14.125 adadan oluşan takımada, 125 milyonun üzerinde nüfusuyla dünyanın en yüksek nüfuslu 11. Ülkesi ve aynı zamanda en kalabalık nüfuslu ülkelerinden biri. Başkenti Tokyo.

Doğu Asya’da yer alan Japonya, Japon Denizi ile Kuzey Pasifik Okyanusu arasında bulunmaktadır. Bir adalar devleti olan Japonya’nın hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur.

Eşsiz kültürü, çığır açan gastronomi lezzetleri ve futuristik teknolojisi ile dünyanın geri kalanını kendine hayran bırakmıştır. 

İmparatorluk sarayları, köklü tarihi, mabetler ve tapınakların yükseldiği manzaraları, modern üniversiteleri ve gelişmiş ekonomisi ile dikkat çeken Japonya.

Şintoizm ve Budizm olarak iki din hakimdir.

Günümüze ulaşmış binlerce yıllık tarihin şekillendirdiği zengin kültürünün gelişmesinde ve geleneksel yaşamın oluşmasında ‘kimono’ adı verilen giysiler, Dünyaca ünlü çiçek süsleme sanatı ‘ikebana’ Yosun ve diğer malzemelerle balığa sarılmış soğuk pilavdan oluşan ve dilimlenerek servis edilen ‘Suşi’ Ülkenin milli sporu ‘Sumo güreşi’ Japon savunma sanatları Judo, karate ve kendo. Geleneksel çay seremonisi ‘Sado’ ve kağıt katlama sanatı ‘Origami’

Zarif bir gelenek Çay Seremonisi, yüzyıllardan beri Japonların sanat haline getirdikleri ve içerken huzur bulduğu bir ritüel. Bu geleneğin altında yatan amaç ve anlam ise yaşanılan anı hissetmek ve o anın asla geri gelmeyeceğini bilmektir. 

Depremler ve adalar ülkesi Japonya, her yıl irili ufaklı 500’e yakın deprem oluyor. Giderken acaba deprem olur mu diye heyecanlandığım Japonya’da defalarca deprem oldu ama depremi çözmüşler binalar çok yüksek olmasına rağmen depremi hissetmedik ama sadece Tokyo’da bir caddedeki ağacın etrafında otururken hissettik. Onların korkuları deprem değil Tsunami dalgaları…                 

Japonlar, %100’e varan en yüksek okuma yazma oranına sahip. 

Dünyanın en çılgın otomat makineleri Japonya’da. 5 milyonun üzerinde otomat makineleri ile ülkede gezerken size şaşırtıcı manzaralar sunuyor. İlk olarak 1888 yılında sigara satmak için tanıtılan makineler, daha sonra içecekler, gıda ürünleri, dergiler ve çeşitli günlük eşyaların satışı için geliştirilmiş. Çoğu ülkeden farklı olarak bu makineler günümüzde Japonya ülkesinde yumurta, pirinç, şemsiye, çiçek demetleri, tuvalet kağıdı, balık yemi gibi marketlerden alabileceğiniz çoğu ürünü bulmanızı sağlıyor.

Beyzbol, Japonya’da en popüler spor, ilk olarak Japonya ülkesine gelen Horace Wilson adında Amerikalı bir öğretmen tarafından tanıtılan beyzbol sporu, günümüzde iki profesyonel lige, Lise takımlarına, ulusal televizyon yayınlarına sahip.

Japonlar uzun yaşamın sırrını çözmüş. Japonya nüfusu yaş ortalamasına bakıldığında 50.000’in üzerinde insanın 100 yaşında olması ve ülkenin büyüklerini onurlandırmak için her yıl                ‘Yaşlılara Saygı Günü’  düzenlenip ulusal tatil ilan edildiği biliniyor.

Japonca ile özür dilemenin 20 farklı yolu var, ülkede özür dilemenin bir erdem olduğunu söylemeden geçmeyeceğim. Naif ve alçak gönüllülük Japon insanının karakteristik özelliklerine yansırken, kamuda çalışanlardan, ünlülere, hükümet çalışanlarından şirket yöneticilerine kadar her şey hoşgörü, nazik olma ve saygı çerçevesinde gelişir. Aynı zamanda yapılan bir hatadan sonra bir başka özür dileme metodu ise saçları tıraş etmektir ki kadın erkek ayrımı gözetilmez.

Yüksek intihar  oranına sahip Japonlar. Japonya dünyanın en güvenli, suç oranı ve cinayet oranı en düşük ülkesiyken intihar olaylarının yüksek boyutlara ulaşması endişe verici bir durum almış. İntihar olaylarında %24’lere varan ve her yıl 30.000’den fazla insanın ölmesi en çok da iş problemleri ve maddi sorunlardan kaynaklanıyor. Japonların intihar etmek için tercih ettikleri en popüler yöntemlerden biri özellikle Fuji dağının eteklerinde Aokigahara adı verilen ormana giderek sessiz sedasız ölümün gelmesini beklemektir.

Robotlar ülkesi Japonya, dünyanın en büyük robot üreticisi, hatta dünyadaki 800.000’den fazla endüstriyel robotların yarısının ülkede bulunduğunu söylemekte yarar var.

Trenler dünyanın en dakikleri arasındadır, ortalama gecikme 18 saniyedir.

Ülkedeki evcil hayvan sayısı çocuk sayısından daha fazladır. 

Titanik kazasından kurtulan tek Japon, kazada diğer yolcularla ölmediği için korkak olarak çağrılmıştır.

Japonlar banyodayken cep telefonu kullanım alışkanlığından dolayı, cep telefonlarını %90’ı su geçirmezdir.

Çalışırken uyuklamak sıradandır. Çok çalışmanın getirdiği bir sonuç olarak görülür.

Eve asla ayakkabı ile girmezler. Tapınaklar, kaplıcalar, bazı restoranlar, mağaza kabinleri, dişçiler ve pek çok alanda ayakkabı çıkarma zorunluluğu vardır.

Çoğu sokağın ismi yoktur ve sadece numaralandırılır.

Kara kedi görmek iyi şanstır.

Her yıl ortalama 100.000 Japon borçlar, başarısız geçen sınavlar, iş kaybı ya da boşanmalar sonucunda arkasında iz bırakmadan kaybolur.

İşsizlik oranı %4’tür. 

Kısa ömürlü Güzellik Sakura, Japonya’nın sembolü, Japon kültürünün en önemli yapı taşlarından biri olan Sakura ağaçlarının, Japon halkı üzerinde yarattığı etki bilinenden daha derin. Sadece bir haftalığına açan ve 16-20 yıl arasında ömrü bulunan bu etkileyici ağaç türü, Japonya’nın Ulusal Ağacı’ olarak kabul ediliyor.

Lezzeti kendinden büyük Sushi, dünya genelinde büyük bir üne sahip. Çeşitli malzemelerle hazırlanan ve genellikle çiğ balık veya deniz ürünleri içeren bir Japon yemeği.

Hayranı çok Anime, Japonya’ya özgü manga sanatıyla çizilmiş animasyon. Anime kelimesi İngilizcedeki animation kelimesinin kısaltılmış hali. Animelerin kendine özgü çizim tekniği var. Animeler, el çizimi ya da bilgisayar yapımı olabiliyor. Konusu her şey olabilir. Yertişkinlere yönelik, felsefe, psikoloji, bilim, savaş, şiddet, cinsellik gibi konuları ele alan ciddi animeler olduğu gibi, genç çocukların yaşıtları için uygun konulu animeler çok fazladır. Çok büyük çocuklar için eğitim ve komedi türündeki animeler mevcuttur. 2016 yılı itibariyle animeler, dünyanın animasyonlu televizyon gösterilerinin %60’ını oluşturmaktadır.

Acısı hala taze olan Hiroşima Felaketi

Japonya seyahati sırasında sizi fazlasıyla şaşırtan şeyleri de yazıyorum…

Daha önce hiç böyle bir tuvalet deneyimi yaşamadınız. Bu konuda iddialılar, Japonlar insanların bu en temel ihtiyacını oldukça özel bir deneyime dönüştürmüşler. Bu onlar için normal ama biz turistler için biraz şaşırtıcı özelliklere sahip. Tuvalette kullanma kılavuzu var çünkü her şey sensörlü ve nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekiyor. Ayrıca klozetleri oldukça sıcak.

Sokaklar temiz değil kusursuz ölçüde temiz. Sokaklar, parklar, ülkenin her köşesi gerçekten pırıl pırıl. İşin tuhaf yanı sokaklarda çöp kutusu yok. Japonlar çöplerini yanlarında taşıyıp evlerine atıyorlar.

Aşırı dozda nezaket, tüm Japonya’yı sarmış durumda.

Tapınaklar, kusursuz mimarileri, arkalarına aldıkları muhteşem manzaraları ve çok büyük boyutları ile şaşırtıyorlar.

Her yerde sigara içemezsiniz sokakta bile. Sokakta sigara içmek için belirli alanlar yapmışlar sadece oralarda gidip içebilirsiniz.

Her yerde elektrik direkleri bulunuyor. Özellikle Osaka’da elektrik direkleri göze çarpıyor.

Kapsül oteller, Sadece yatak ve priz ihtiyacınızı karşılayan barınma yerleri. Kişisel eşyalarınızı kilitli dolaplara koyuyorsunuz ve kesinlikle ayakkabı ile geçiş yapamıyorsunuz. 

Sizin terlik, pijama, diş macunu, diş fırçası, tıraş bıçağı, şampuan, kulak pamuğu, tarak  gibi ihtiyaçlarınız oteller tarafından karşılanıyor.

Japonya’da Şintoizm ve Budizm olarak iki din hakimdir.

Şintoizm, Japonya’nın yerli, Japonların milli dinidir. Eskiden Japonya’nın resmi diniydi. Dünyanın en eski dinlerinden olan Şinto bir animizmdir. Ayrıca şamanistik uygulamaları da içerir. Şinto inancında ibadet edilen tanrılara ‘kami’ denir. Bu terim hayat için önemli olan rüzgar, yağmur, ağaç, dağ, ırmak, bereket gibi anlayış ve şeylerin şeklini alan kutsal ruhlar olarak tercüme edilebilir. Halkın %3-4’ü ise Şinto mezheplerine ve türetilmiş dinlere inanıyor.

Budizm, Buda’nın Hindistan’da kurduğu din ve felsefe sistemi diye ifade edilen bu din, insan mutluluğunu aramakta ve insanı ıstıraptan kurtarmayı hedeflemektedir.  Japonya’da Budizm, Çin kaynaklarına göre ilk olarak MS 250’lerde ve Nihon Shoki’ye göre resmi olarak MS 552 yılında Kore’den gelen Budist keşişler tarafından tanıtılmasından bu yana var olmaktadır. Budizm, Japon toplumunun gelişimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve bugüne kadar kültürün etkili yönü olmaya devam etmektedir. Halkın yaklaşık % 35’ü Budist ve %1 Hıristiyan’dır.

TOKYO

Dünyanın en büyük kenti Japonya’nın başkenti olan Tokyo, 38.505.000 milyon nüfuslu megapol bir şehir. Yaşamın en pahalı olduğu kentlerden biri. Modern yapıları, ışıl ışıl caddeleri, telaşlı ve koşuşturmaca içerisindeki insanları, tapınakları ve devasa alışveriş kompleksleri ile turistlerin favori şehirlerinden biri. 

TOKYO DEYİNCE AKLA GELEN YERLER

MEİJİ TAPINAĞI, bir Şinto tapınağı. İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shöken’in ruhlarının burada yaşadığına inanılıyor. 700 bin metrekarelik ormanlık alanda bulunuyor.

SHİBUYA, Japonya’nın en meşhur semti. Tokyo denince ilk akla gelen meydan, günde 2.500 kişinin karşıdan karşıya geçtiği, alışveriş, eğlencenin kalbinin attığı yer Shibuya.

TOKYO KULESİ, Paris’teki Eyfel Kulesinin benzeri. Eyfel kulesinden 13 metre daha uzun olan kule.

360 derecelik bir Tokyo manzarası görme imkanı tanıyor.

GİNZA, Ginza Caddesi Tokyo’da alışverişin kalbinin attığı nokta. Lüks mağazaların yanı sıra kafeler, lüks restoranlar da burada yer alıyor. 

UENO Park, 1873 yılında kurulan ve birçok müzeye ev sahipliği yapan Ueno Park’ta Shinobazu Göleti ve hayvanat bahçesi bulunuyor.

SENSOJİ TAPINAĞI, Asakusa Kannon Tapınağı olarak da biliniyor. Tokyo’nun en renkli yerlerinden biri ve Budist Tapınağı.

İMPARATORLUK SARAYI, Edo Kalesi’nin eski yerinde bulunan Japon İmparatorunun gösterişli ikametgahı olan İmperial Sarayı, şehir merkezinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. 

BALIK PAZARI, Tsukiji Balık Pazarı, Dünyanın en büyük toptan balık ve deniz ürünleri pazarının yanı sıra her türden en büyük toptan gıda pazarlarından biri. Sumida Nehri ile Ginza alışveriş semti arasında yer alıyor.

HAKONE, Dağlık alanda yer alan ve adanın en yüksek dağı, kutsal Fuji’nin eteklerindeki şirin kaplıca kasabası. 

FUJİ DAĞI, Eşsiz güzellikteki Aşi Gölü’nü gezdikten sonra sülfürlü kaynak sularıyla meşhur Hakone Tepesi’ne teleferikle çıkarak Fuji’nin eşsiz manzarasını seyrediyorsunuz. Fuji Dağı, Japonya’daki en yüksek dağ, Asya adalarında bulunan ikinci en büyük yanardağ. Tokyo şehrinin 100 km güneybatısında bulunan açık havalı günlerde şehirden rahatça görülebilen Fuji Dağı. Beş ay boyunca karlı olan simetrik konisi, Japonya’nın kültürel ikonu haline gelen ve özellikle sanat fotoğrafçılıkta betimlenen dağ, aynı zamanda turist ve dağcıların sıkça ziyaret ettiği bir doğa harikası.

MATSUMOTO, Japonya’da bir şehir. Yerel Japon Köyü Unno-Juku, Matsumoto Kalesi, Japon şebeklerinin yaşam alanı Jigokudani Parkı’nın bulunduğu yer. 

Unno-Juku orijinal dokusuyla sizi geçmişe götürecek müzelik kasaba.

Japonca’da ‘cehennem vadisi’ anlamına gelen Jigokudani, açık renkli kürküyle ünlü Japon şebeklerinin doğal kaplıca sularının tadını çıkardığı Jigokudani Parkı gezilecek yerler arasında.

KANAZAWA (Shirakawago) Altı yüz haneli köy Shirakawa. Burada minka adı verilen orijinal Japon köy evlerinin hala görülebildiği birkaç köyden biri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.

  1. yüzyılda nüfusunun dörtte üçü samuray sınıfı ailelerinden oluşan Kanazawa’nın ünlü samuray mahallesi Nagamaçi’yi on kuşak boyunca burada yaşamış Nomura ailesinin evini gezmek çok keyifli ve ilginçti. Samuray kültürüyle özdeşleşmiş Kanazawa şehrindeki ilk durak, Çin’den gelen bahçe kültürünün kuşaklar içerisinde adanın kendi felsefesi ve estetik kriterleri içerisinde rafine olmasıyla ortaya çıkan ‘Japon Bahçesi’ kavramının üç klasik örneğinden biri kabul edilen Kenrokuen Bahçesi.

KYOTO,  Güneşin doğduğu yer anlamına gelen Kyoto. Yaklaşık bin yıl boyunca Japon İmparatorlarının başkentliğini yaptığı için ‘Başkentlerin Başkenti’ olan şehir. Tarihi ve kültürün birleşimi ile Japonya’nın geleneksel ve kültürel kalbinin attığı şehir. Tokyo’nun aksine savaşta tahrip olmadığı için orijinal dokusunu korumuş müze şehir. Üst üste dünyanın en güzel şehri ünvanını almayı başarmış kent. 1600’den fazla Budist Tapınağı, 400’den fazla Şinto Mabedi ve çok sayıda saray bulunan, mimari yapıları ile de hayranlık veren şehir.

KİNKAKUJİ ZEN TAPINAĞI, Şehrin sembollerinden UNESCO Miras Listesi’ndeki ‘Altın Tapınak’ diye anılan tapınak, Geyik Parkı Tapınağı olarak da biliniyor. Budizm’in Rinzai koluna mensup tapınak.

Özenle düzenlenmiş bahçeler ve sakin atmosfer, ziyareti huzurlu ve ilham verici hale getiriyor.

NİJO KALESİ, Ünlü Hükümdar Tokugava’nın yaptırdığı Kyoto kentinde bulunan kale.

Kalede sur duvarlarının iki merkezli halkası, Ninomaru Sarayı, Honmaru Sarayı’nın yıkıntıları, çeşitli destek binaları ve bahçeler bulunuyor. 

BAMBU ORMANI, Araşiyama’da bulunan Hayalet Ormanı. Orman yaklaşık 500 metrelik bir yürüyüş alanı içeriyor. Ormanı kulağınızda kulaklık olmadan gezerseniz ağaçların hışırtısı hem müthiş bir huzur hem de biraz da olsa ürkme hissi veriyor.

FUŞİMİ İNARİ TAPINAĞI, Yaklaşık bin adet torii (Şinto Kapısı) barındıran tapınak. Kyoto şehrinde İnari dağının eteklerine kurulmuş bir Şinto tapınağı. Tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte 

MS 711 yılında Hata-no-Iroko tarafından bulunduğu söyleniyor. Tapınağın en dikkate değer unsurları torii isimli turuncu kapıları.

NARA, Japonya’nın ilk başkenti ve 1300 yıllık geçmişiyle ülkenin en kadim kenti olan Nara.

Geleneksel ve eski havasını korumuş minik bir Japon kenti.  Nara Park adı verilen devasa bir yeşillik alan içerisinde korunmuş UNESCO dünya kültür ve mirası listesine girmiş pek çok yapı ve bahçe bulunuyor.  Japonya’nın tapınak şehri olarak tanınan Nara, dünyanın en büyük bronz Buda heykeline ev sahipliği yapıyor.

TODALJİ TAPINAĞI, Buda heykeliyle UNESCO Miras Listesi’nde yer alan tapınak.

NARA GEYİK PARKI, MS 13. Yüzyılda kurulmuş, Japonya’nın en eski parklarından. Parkta dolaşan ve önceden kutsal kabul edilen Sika Geyiği ile meşhur. Burada dileyenler geyikleri besliyor.

OSAKA, 

Tokyo’dan sonraki en büyük şehir.  Japonya’nın eğlence başkenti ve aynı zamanda Japonya’nın önemli finans merkezi, Japonya’daki en çok kültürlü ve kozmopolit şehirlerden biri olarak tanınıyor.  Osaka borsasının yanı sıra Panasonic ve Sharp gibi çok uluslu elektronik şirketlerin genel merkezlerini barındırıyor. Dünyanın en ünlü yemek destinasyonlarından biri olan bu yer,  ‘Milletin Mutfağı olarak da biliniyor. Takoyaki ve ünlü Okonomiyaki restoranlarına kadar çeşitli yiyecekler sunuyor.  

KUROMON ICHİBA PAZARI, Baştan çıkarıcı kokular, yiyecekler ve saf Osaka enerjisiyle dolu geleneksel bir Pazar yeri. Osaka’nın Tokyo’dan çok farklı olan eşsiz yemek ve kültürünün tadını çıkaracağınız yer. 

OSAKA KALESİ, Şehrin simgesi ve askeri mimarinin en güzel örneklerinden olan Osaka Kalesi. 

  1. Yüzyılda Burdock tarzı denilen özel bir yapım tekniği ile inşa edilmiş. Kalenin ana kulesi yaklaşık olarak 1 kilometrelik bir alana kurulmuş. 58 metre yüksekliğe sahip olan kalenin tepesinden büyüleyici bir Osaka manzarası görülüyor.

Geleneksel Japon değerleri modern teknolojiye yenik düşmeden, eşsiz Japon doğası kitle turizmiyle kirlenmeden, Kimonolu geikolar sokaklardan kaybolmadan, Dünya Değişmeden Japonya’nın saklı yüzünü yaşamak çok özel, çok ilginç ve çok güzeldi…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.