Bir ada ve 30 Ağustos

Çalışma hayatı diye bir kavramla bütünleştiğimiz ve adını da koyduğumuz üzere çalışmak üzere bir hayat yarattığımız gerçeğinden sıyrılmak üzere kısa bir mola verdim.  Hayatın ta kendisi olması gereken ancak kısa sürelerle sahip olabildiğimiz inziva anlarından biri için yalnızlığı ve Avşa adasını seçtim. İnsan büyüdükçe geçmiş özlem kokuyormuş eskilerin söylediği gibi. Bu adada öyle bir özlemi […]

Yayınlama: 31.08.2017
A+
A-

Çalışma hayatı diye bir kavramla bütünleştiğimiz ve adını da koyduğumuz üzere çalışmak üzere bir hayat yarattığımız gerçeğinden sıyrılmak üzere kısa bir mola verdim.  Hayatın ta kendisi olması gereken ancak kısa sürelerle sahip olabildiğimiz inziva anlarından biri için yalnızlığı ve Avşa adasını seçtim.
İnsan büyüdükçe geçmiş özlem kokuyormuş eskilerin söylediği gibi. Bu adada öyle bir özlemi kısmen giderebildiğimi düşünüyorum. Mesela dün sırf bu nostalji adına berberime ihanet ettim. Nasıl bir huysa berber ve bakkal alışkanlıklarım değişmiyor.
Avşa adasında yaşayanların iyi bildiği, 80 yaşına merdiven dayamış, kendi tabiriyle berberliğin kitabını yazmak isteyen Salim amcanın dükkânına uğradım. Yıllanmış fırçalar, plastik taraklar, geçtiğimiz yüzyıldan kalma ustura sapları, seksenli yıllarda Salim amcanın çizdiği resimleri bastırdığı rengi kaçmış fotoğraflar, elde halter etkisi yapan elektrikli traş makinalarından onlarcası, nevi şahsına münhasır el hünerleri, hanımının dükkâna getirdiği dolmaların nefis kokusu ve insan hikâyeleri…

O arınmışlıkla çıktığım dükkândan taze ada çayı içmek üzere Çınaraltı’na ve oradan da meydana doğru yürüdüm. İnsanlar ellerinde bayraklarıyla hınca hınç doldurdukları meydanda Zafer Bayramımızın coşkusunu yaşıyorlardı. Gündüzden bu yana her esnafın, her plaj arkası mekânın hoparlörlerinden İzmir Marşı çalınıp durdu. Sahilde onlarca tekneden oluşan kırmızı beyaz bir kortej inanılmaz güzellilkte görüntüler sergilediler. Bunun bir akşam programının olacağı belliydi. O an o tatlı kalabalık kurulan sahnenin etrafında sloganlar atmaktaydı. Sıra Atam’a saygı duruşuna geldiğinde dalgalar bile sesini kesmişti o an için. Duygulandım ve mutlu bir memleket hatırasıyla yenilendim. Ada halkı ve tatil için gelen misafirleri bir başka özlemime derman oldular. Hepsine hepsine minnet duydum. Sonsuz bir minnet…
Gecenin bir de eğlence anı olacaktı haliyle. Konuk sanatçı ise son zamanlarda gündemi sıkça meşgul ettiği ile ilgili ve egolarıyla ilgili sıkça eleştirilen, 2 şarkıyla konser mi verilir dedikleri Aleyna Tilki idi. İyi bir dinleyici olduğum söylenir ve etrafımda ünlü ünsüz müzik camiasından birçok dostum var. Açık yüreklilikle söylüyorum ki çok iyi bir repertuar ve dolu dolu 2 saatlik sahne performansı… İlk kez canlı dinledim ve büyük keyif aldım.

Türküden arabeske, arabeskten, batı müziğine ve kendi şarkılarına kadar bir kez olsun detone olmadan, gücünü kaybetmeyen bir ses performansı yaşadım. Aleyna’nın konuşmalarını hayatımdan çizdiğimde kendisine koyduğu hedefin pekte gerçekçi olmadığı söylenemez. Babasını sahnede onurlandırması ve onun yol arkadaşlığına sahip çıkması başka önemli bir unsurdu. Ön yargı çağımızın bir başka hastalığı. Neredeyse sıfır alkış ve yuhalanarak başladığı performansı binlerce kişiye her şarkıdan sonra virüs gibi yayıldı. Gece bittiğinde herkes Aleyna’nın hakkını verdi. Koca bir adayı ters köşeye yatıran bu sanatçı adayımızın hakkını ben de vermek istedim. İnanmıyorsanız gidin ve izleyin. Ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.

İşte öyle tatilde de duramadım ve yazdım.

Atamı, Vatanımı ve Atamın Vatanının Evlatlarını Seviyorum.


 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.