Bir İhtiyaçtır Empati

Soğuk bir kış günü Nasreddin Hoca erkenden kalkıp dışarı bakar. Bir de ne görsün, dam boyu kar olmuş. Dam çöker endişesiyle telaşlanır ve kar küreğini alıp dama çıkar bir an önce karı temizlemek için kürümeye başlar. O anda dengesini kaybedip damdan aşağıya düşer. Nasreddin Hoca´nın sesine toplanan konu komşu, hısım akraba, “aman nasıl olmuş, neresi […]

Yayınlama: 22.03.2022
A+
A-

Soğuk bir kış günü Nasreddin Hoca erkenden kalkıp dışarı bakar. Bir de ne görsün, dam boyu kar olmuş. Dam çöker endişesiyle telaşlanır ve kar küreğini alıp dama çıkar bir an önce karı temizlemek için kürümeye başlar. O anda dengesini kaybedip damdan aşağıya düşer. Nasreddin Hoca´nın sesine toplanan konu komşu, hısım akraba, “aman nasıl olmuş, neresi kırılmış, Lokman Hekim çağıralım” derken Hoca: ” Lokman Hekim falan istemem, bana damdan düşen birini getirin” der. Öyle ya damdan düşenin hâlinden anlamak için ancak damdan düşen olmak gerekli değil miydi?

Çektiği sıkıntılarda ve karşılaştığı sorunlarda insanın dostları ve arkadaşları yanında olabilir. Onları teskin ve teselli edebilir. Bir insanın çektiği sıkıntıyı, en iyi daha önce aynı duruma düşmüş kişiler anlar. Çünkü insan demek bizden biri demektir! İnsan insanın parçasıdır. İnsanın zorda ve darda kaldığı an ki hâlet-i ruhuyesini anlamak için empati yapmak kesinlikle gerekli bir olgudur.

Bir insanın kendini başka bir insanın yerine koyma yetisidir empati. Herhangi bir durumda ya da meydana gelen bir olayda, o olayı yaşayan insanın yerine geçebilme, kendini o insanın yerinde düşünebilme sanatıdır ayrıca. Empatide önemli olan muhatabımızı anlayabilmek, hayata dair olaylara onun penceresinden bakabilmeye, onun gibi düşünmeye çalışmak, onun yaşadıklarını özümsemek ve onu hissetmeye gayret etmektir.

Günlük hayatımızda insanlarla yaşadığımız çelişkili ve çekişmeli sıkıntıların geneli empati kurma yetisini kazanmamış olmamızdan kaynaklanıyor. Karşımızdakini anlamak yerine onu “ben olsam şunu yapardım” ” ben olsam şöyle davranırdım” ” ben olsam… ben olsam…”larla yargılar şekilde eleştiriyor ve ben/ leri çoğaltarak yaklaşıyoruz olaya. Karşımızdakinin düşünce ve hisleri çoğu zaman bizim için önemli olmuyor ne yazık. Olaylara karşı sadece kendi açımızdan bakmakla, kendi fikir ve hislerimize öncelik vermekle yetiniyoruz. Oysa ki kendi doğrularımıza inandığımız vakit, başkalarının bu durumdan nasıl etkilediğini bilmiyoruz. Sadece kendimizi düşünerek bencil bir hayat sürmek kolay geliyor. Başka fikirler de olduğunu bilmeliyiz veya bizim için doğru olan bir konunun başkası için yanlış olabileceğini iyi kavramalıyız. Ben olsam/ ların yerine “aynı duruma ben maruz kalsam hoşuma gider mi” leri koymalıyız ortaya.

Empati kurabilirsek söyleyeceğimiz sözlerin karşılığında nasıl tepki alacağımızı bilir, o insana yol gösterir, yardımcı olur ve bu noktada duygularımızı yansıtabiliriz.

Hayat herkese farklı açılardan gelir ve farklı durumlarla karşı karşıya bırakır. Her insanın hayatında kendine göre sıkıntılar yaşadığı bir çok olaylar ve zorlu sınavları vardır. Böyle durumlarda önemli olan; kendimizi, zor durumda kalan, zor olaylardan geçen insanların yerine koyarak ve o insanlar gibi düşünerek onları anlamaktır. İnsan karşısındaki insanı anlamalı ve gerekirse onun şartlarına uygun olarak ona destek olmalıdır. Birbirimizle kuracağımız her türlü empati değerleri, hissel ve içsel anlamda karşımızdakinin duygu ve düşüncelerine önem verdiğimizi göstermek adına aynı duyguları paylaşıyor/um olmanın bir yansımasıdır aslında. Zirâ empati; sağlıklı ve doğru iletişim için gerçek bir ihtiyaçtır. Bu cihetten illâ ki damdan düşmeye ne hacet.

Bizleri yaradılanların en şereflisi olarak yaratan ve insan sıfatını veren Allah (cc), şüphesiz ki insanın, insanı anlamasını istemiş ve birbirimize vereceğimiz zararlı davranışlardan men etmiştir. Bizler birbirimizi sağlıklı bir şekilde anladığımız zaman; ayrıca madden ve mânen yardımcı olduğumuz zaman dünya yaşantımız daha mutlu ve çekilir bir hâl alacağı gibi dolayısıyla ahiret hayatımız da güzelleşecek, kalben mesrur olacağız demektir.

İnsanlar başka insanlara kötü düşünceler beslediğinde veya herhangi kötü bir söz söyleyeceklerinde önce kendilerini o insanın yerine koymalıdır ve ne düşüneceğini, kendini nasıl hissedeceğini kestirebilmelidir.

Kendimizi bir insanın yerine koyup, olaylara onun penceresinden bakamıyorsak aslında empati kuramıyoruz demektir. Çünkü empati denilen olgu, olayları o insanın penceresinden görebilmek ve yorumlayabilmek demektir.

Hayat tecrübe ile sınanmaktır ve sınandığı/nda sabittir insan. Yaşamadan bilemez, anlayamaz. Empati sadece anlamamıza yardımcı bir duygudur. Günümüz şartlarında pekte üzerinde duramadığımız, çoğu zaman gelir-geçer bir tavırla karşıla(ş)dığımız bir duygu.

Empati kurmak; sadece insanlar arasında olması düşünülen bir yeti değildir. Kâinatta var edilmiş diğer canlılar için de geçerlidir. Diğer canlıların da neler yaşadığını bilmek ve anlamak gerekmektedir. Çünkü yaradılan her şey insanın hizmetinde ve insanla alakadar. Bu sebeple empati kurmak, diğer canlıların da her ne kadar düşünme kabiliyetleri olmadığını bilsek de her birinin birer zî-şuur olduklarını göz önünde bulundurarak, kısmen de olsa hislerini anlamamıza ve hayatı mutlandırmak adına çok hoş bir adım atmış olmanın mânevî gururunu yaşamamıza vesile olur.

Bir eylemde bulunabiliyorsak şayet yani empati hususunda bir gayretimiz varsa içindeyizdir mevzunun. Anlıyorum demek ile fiiliyata döküp fail olmak arasında çok büyük fark var asl-ı zâtında.

Bizleri her halimizde, her halimizle en güzel hâl ile anlayabilecek insanlar çıksın yolumuza…

Sevgi, muhabbet ile…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.