Bugün Kutupları Ekvator’a yaklaştıran sosyal ağlar, yarın neler yapmaz ki…

Eski Dünya büyük ve insanlar kopuktu Üzerinde yaşadığımız dünyadaki ülkeler kendi kıtalarında kendi sınırları içinde birbirlerinden ayrı bir yaşam sürüyorlar. Kıtaların kıyısından okyanuslar geçiyor. Dünyanın kuzey ve güney uçları karlarla, hatta buzullarla kaplı ve iklimi de çok soğuk. Dünyanın tam ortasında ise Ekvator var ve orada hava sıcak, hatta çok sıcak… Güneş ışınları ve dünyanın […]

Yayınlama: 08.05.2018
A+
A-

Eski Dünya büyük ve insanlar kopuktu

Üzerinde yaşadığımız dünyadaki ülkeler kendi kıtalarında kendi sınırları içinde birbirlerinden ayrı bir yaşam sürüyorlar. Kıtaların kıyısından okyanuslar geçiyor. Dünyanın kuzey ve güney uçları karlarla, hatta buzullarla kaplı ve iklimi de çok soğuk. Dünyanın tam ortasında ise Ekvator var ve orada hava sıcak, hatta çok sıcak… Güneş ışınları ve dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönme hızı bölgelerin üzerinde o kadar etkili ki… Mevsimler, yetişen bitki çeşidi ve hayvanların fiziki özellikleri buna göre şekilleniyor.

Dağlarda, nehir ve deniz kıyılarında ve ovalarda yaşayan insanlar, ten renkleri ve fiziki özellikleri ile coğrafyalarına uyum sağlamış durumdalar. Sadece dış görüntüleri ile de değil hal, hareket, tavır, jest ve mimikleri de o iklimin iz düşümü. Şarkıları, müzikleri, dansları da… Yani “bir iklim insanın yaşam kültürünü değiştirir mi?” diye soracak olunursa, cevabı “evet değiştir” olur. Hatta başka cephelerde yaşamak farklı gelenekler, ananeler, tepkiler de geliştiriyor. Birinin “küfür” dediğine, diğeri “espri” olarak yaklaşıyor. Birinin ayıbı, diğerinin doğalı oluyor. Parmak izleri farklı, göz bebekleri farklı milyarlarca insan… Bazen aynı ülkenin içinde doğu, batı, kuzey, güney bölgelerinde bile konuşma şiveleri farklı, yedikleri yemekler farklı, alışkanlıkları farklı…

 

İnsanlar dünyada dolaşım haline geçtiler

Ve işte bu insanlar yaşamları boyunca sadece doğdukları yerlere bağlı olarak kalmıyorlar. Dünya üzerinde hareket ediyorlar. Farklı bölgelerde yaşayan diğer insanlarla karşı karşıya geliyorlar. Temas ediyorlar. Bir arada bulunuyorlar. Birlikte çalışıyorlar. Münakaşa ediyorlar. Yarışıyorlar. Etkileşime giriyorlar. Belki de birbirlerine âşık olup, evleniyorlar. Ve tüm bu ilişkiler karşılıklı olarak birbirini tanımayı, uzlaşmayı, hoşgörüyü beraberinde getiriyor ya da tam tersine kutuplaşmayı, kargaşayı, sorunu aşamamayı geliştiriyor.

 

Dijitalleşme ve sosyal ağlar sınırları yakınlaştırdı

Dijital süreçle birlikte ve sosyal medya organları aracılığı ile globalleşen dünyadaki karşılaşmalar artıyor. Bu karşılaşmalar küresel taleplerin doğmasına ve ortak paydaların çoğalmasına neden oluyor. Artık terimler ortak, şakalar daha anlaşılır hale geliyor. Giderek birbirimizi anlıyor ve hak vermeye başlıyoruz. Ya da yeriyor ve tepki koyuyoruz. Ama her iki uçta da yine ortak geliştirdiğimiz o dille ilerliyoruz. Birbirimize alışıyoruz, bağımlı hale geliyoruz, gündemi merak ediyoruz, bir adım ileriye gidiyoruz ve akımları yönlendirmeye başlıyoruz.

 

Büyük ve ulaşılmaz dünyamız hangi köşesinde hangi iklim yaşanıyorsa yaşansın giderek yakınlaşmaya ve iklimsel değişimler üzerindeki etkisini giderek yitirmeye başlıyor.

 

Kutuplardan ekvatora, sahil kasabasından dağdaki kulübeye kadar artık sosyal ağ hâkim. Ve biz de o ağın bir noktasıyız. İçindeyiz yani. Online olduğumuz sürece ağ bizden soruluyor. Aslında biz bir gücüz. Doğru kullandığımızda ve organize olabildiğimizde kuvveti küçümsenmeyecek, yaptırım sahibi bir gücüz.

 

Sosyal ağlar sorumluluk istiyor

Fakat korkarım aynı zamanda bu bize bir sorumluluk da yüklüyor. Sorumluluğumuzu yerine getirmek için hata yapmamalı, gücümüzü doğru kullanmalıyız. Dünya üzerindeki bir depremi hemen anında haber alıp, organize olarak ihtiyaç merkezine yardım götürülmesine ön ayak olmalıyız. Bir salgın hastalık tehlikesine karşı uyarılar yapmalıyız. Haksız bir uygulamanın eyleme geçirilmesine doğru, anlaşılır ve çözümcü bir dille tepki göstermeliyiz. Bazen de kutlamalar yapmalı ve şımarmalıyız… Kitlelerin buna da ihtiyacı var.

 

Bu sorumluluk noktasında önümüze gelen haberleri doğruluk süzgecinden geçirmeli, yanlış habere karşı duyarlılığımızı korumalıyız. İnsanları sırf aynı fikirde olmadığımız için yapmış olduğu hareketlere göre acımasızca yargılamamalıyız. İnsan olmayı ön plana koymalıyız. Empati yapmalıyız. Ayrımcı, cinsiyetçi söylemleri kullanmamalıyız. Bu da bilgili, sağduyulu ve yeni bilgilere açık olmaktan geçiyor.

 

Yeni Dünyada duyarlılık şartı

Dünya eski dünya. Ama artık üzerinde yaşayan insanlar, dijital yayıncılık araçlarıyla yeni bir iletişimin içerisinde. Bilgiye erişim ve paylaşım açısından dünya yenilendi. Bu yenileşme insanların mutlaka lehine bir adım. Sadece bilgi kirliliği, yalan haber, gerçek dışı fotoğrafların dolaşımına karşı duyarlı olunması şartıyla… Bunun için de sosyal medyayı kullananların karşılaştıkları bilgiyi sorgulamaları gerekiyor.

 

Yeni Dünyada iletişim ağının bir üyesi olarak “Bugün Kutupları Ekvator’a yaklaştıran sosyal ağlar, yarın neler yapmaz ki…” diyor, kendimi de dâhil ederek herkesi biraz sorumluluk bilinci ve birazcık özene davet ediyorum…

 

Değişimin trajedisi

Bu yazıyı gülümseyerek noktalamak için de Selahattin Pınar’ın bestelediği o şahane şarkının sözlerini, güftekarın affına sığınarak değiştiriyorum:

 

Bir sosyal mecrada rastladım size

Yine mesaj verme kaygısı içindeydiniz

Şaşırdım iyice bakınca profilinize

Keşke biraz kendinize benzeseymişsiniz

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.