Ülkücüler, Memleketimizi bölmek ve Ortadoğu’da yeni bir harita çizerek yeni bir devlet kurmak için çalışan ABD ile mücadele edebilmek ve Türkiye’nin ABD ye karşı dimdik ayakta durabilmesi için MHP Erdoğan’ı destekliyor diyor. Eminim bu sözleri söyleyen sokakta ki Ülkücüler doğruyu söylüyor. Hatta teşkilatlarda görev alan ilçe yöneticisinden genel başkana kadar hepsinin niyetleri belki de gerçekten […]
Ülkücüler, Memleketimizi bölmek ve Ortadoğu’da yeni bir harita çizerek yeni bir devlet kurmak için çalışan ABD ile mücadele edebilmek ve Türkiye’nin ABD ye karşı dimdik ayakta durabilmesi için MHP Erdoğan’ı destekliyor diyor. Eminim bu sözleri söyleyen sokakta ki Ülkücüler doğruyu söylüyor. Hatta teşkilatlarda görev alan ilçe yöneticisinden genel başkana kadar hepsinin niyetleri belki de gerçekten bu. Bunun MHP kadroları tarafından belirlenmiş bir Kuvayi milliye ruhu ve stratejisi olduğunu kabul ediyorum.. Ama bu inanç bu gayret bizi hedefe götürür mü? Stratejimiz doğrumu sorusunun cevabı çok tartışılır.
Önce Yenikapı ruhu dediğimiz devlet içinde devletleşmeye çalışan bir cemaate karşı verilen mücadele olarak ifade ediliyor. Ediliyor bu ortak ruhun mücadele eden tarafı sadece MHP. Tek taraflı ve etkin olmayan bir mücadele. Çünkü FETÖ örgütünün gücü ne yazık ki MHP’nin elinin ulaşamadığı yerlerde. Ve bu mücadelede asıl etkin faaliyet göstermesi ve mücadele etmesi gerekenlerden beklenen karşılığı henüz bulmuş değil. Çünkü cumhurbaşkanının danışman kadrosundaki bu cemaatin üst düzey yöneticileri yerlerinden kıpırdamıyor. Hala orada. Hükümet içindeki kadrolara kimse dokunmuyor. Yerlerinden kıpırdayan bir hükümet mensubu bile yok. Hatta hükümetten ayrılan eski bakanlar veya eski milletvekillerinin bile kılına kimse dokunmuyor…
Bizim için tehdidin cemaat olmasından daha önemlisi memleket için onların devlet içine sızmış birer cemaat üyesi olmasından daha önemlisi bu örgütün batının ve ABD’nin desteği ile yaşıyor olması. Örgütün başının ABD de CIA’ya ait evlerde CIA’nın koruması altında kalıyor ve ABD ye hizmet ediyor olması. CIA ile ilgili bilgi vermeye gerek görmüyorum. ABD istihbarat teşkilatı. Belki de dünyanın en etkili haber alma teşkilatı. Bir zamanlar KGB ile rekabet ediyordu. Bu iki süper gücün süper güç olmasının sebeplerinin başında sahip oldukları bu kurumlar gelir. Çünkü bilgi en büyük silah en büyük sermayedir. Bu iki kurumda dünyanın en etkili bilgi toplama ve biriktirme kaynaklarının başında gelir…
Yeni dünyada istihbarat kurumları yabancı ülkelerde faaliyet gösterebilmek için kendi ülkelerinde vakıflar kuruyor bu vakıflar eliyle yabancı ülkelerde faaliyet gösteriyor. Ne yazık ki bunun en açık örneği ülkemdir. Ülkemde kurulan araştırma veya yardım kuruluşu adı altında kurulan vakıfların neredeyse tamamının yabancı istihbarat elemanlarınca kurdurulduğunu biliyoruz. Hatta eğitimi destekleme vakfı eya öğrenci yetiştirmeye yönelik destek vakıfları. Kurulan vakıflara bakın ya Alman ya Fransız ya İngiliz ya da bu iki süper gücün elini görürsünüz. Bunu bütün istihbaratçılar bütün siyasiler bilir. Hatta ülkemdeki kuruluşların bir çoğunu siyasetle ilgilenen sıradan insanlar bile bilir. Bu Alman vakfının kuruluşudur bu ABD’nin kurduğu bir vakıftır deriz. Hemen hemen bu söylentilerin hepsi doğru çıkar.
Bu söylentilerin merkezindeki bir vakıfta SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları) vakfıdır. Kurucu başkanı cumhurbaşkanının başdanışmanıdır. Sokaktan geçen vatandaş bu vakfın CIA ya ait olduğunu bilir. Zaten kısa zaman önce gölge CIA adıyla bilinen STRATFOR adlı kuruluşun SETA ile ilişkileri açıklandı. Stratfor Direktörü George Friedman’ın Kalın’a “Gülen Hareketi ile aramızı düzeltmemize yardım et” çağrısında bulunduğu ve Kalın’ın bu isteği hemen yerine getirdiği gibi onlarca bilgi Wikileaks tarafından dünyaya duyuruldu. Hatta Stratfor’un Türkiye uzmanı Reva Bhalla’nın 10 Mart 2010’da Başbakanlık ofisinde Kalın’la görüştüğü, ve kendisi için onu gizli tutun bizim en önemli bilgi kaynağımız dediği ABD basınında yer alır.
Buraya bakarak MHP Erdoğan ittifakında ABD ye karşı birlik olunacağına ve bu birlikteliğin ABD ye zarar vereceğine inanmak mümkün mü? Belki MHP bu niyetinde samimidir. Ancak kiminle kime karşı ittifak ettiğini bilmeyecek kadar ahmak olmayacağına göre bu ittifakın bile ABD’nin isteği ile yapıldığını düşünmemek mümkün değildir. Çünkü Erdoğan gerek Kalın gerek Dişli gibi bu isimleri yanından ayırmamıştır. Hatta bilakis bu isimlerin aklanması için elinden geleni yapmaktadır.
Bazı arkadaşlarımın yine biz bunları yazınca sanki Devlet bey düşmanıyız sanki MHP’nin karşısındayız gibi algılayıp bir sürü saçma sapan şeyler yazacaklar. Bize yine Devlet beyin bilgeliklerini anlatarak, yapılanlara bir sürü akla hayale sığmayan bizlerin idrakını ve zekasını hor gören açıklamalar yapacaklar. İnsan üstü zorlamalarla yapılanların haklılığını anlatacağını biliyorum. Ama Erdoğan madem samimi öyleyse kozmik odanın kapısını açmak için komplo kuran Bülent Arınç’ı neden tutuklatmıyor.
ABD ye karşı ittifak kurduğumuz isimlere bakın. Yaptıkları en önemli şey seferberlik tetkik kurulunu. Yani bir savaş olduğunda devletin halkı ile bütünleşerek seferberlik edeceği zaman ihtiyaç duyulan gizli silah ve malzeme depoları, nakil araçları, toplanma merkezleri, kimin komutan kimin er olacağı ile ilgili bilgilerin çok gizlilikle saklanan merkezini yok etmek olmuş.
Türkiye seferberlik ilan edecek olsa seferberlik için çağrılanlar nerede toplanacak. Kim er kim erbaş olacak, gizli silah ve mühimmat deposu nerede olacak silahları ve mühimmatı kimler o depolardan alarak seferberlik askerlerine dağıtacak. Bütün bunları yıllar süren çalışmalar sonucunda hazırlayan seferberlik tetkik kurulu artık yok. Maalesef bu hükümetle birlikte Türkiye’nin artık seferberlik için yaptığı bir özel çalışma yok. Çünkü Türkiyenin başında dün kraliçenin şovalyesi bu gün CIA’nın dümbüğü var. Biz Türk milliyetçileri MHP’nin öncülüğünde Devlet Beyin liderliğinde CIA nın dümbüğü ile ortak olmak için her şeyi yapıyoruz…. Bu CIA’nın dümbüğü dediğim adamı 2007 yılında Sayın Devlet Bey Yenikapı mitinginde ifşa ediyordu…
Biz onun belediye başkanı olmadan önce tepeden inme Refah’ın gündemine geldiğini, aslında Nevzat Yalçıntaş’ın adaylığı kesinken Erdoğan’ın CIA’nın torbasından çıktığını duymuştuk. Soros ile Bozcaada’da yaptığı toplantıları biliyorduk. Biz onun 2002 seçimlerinden önce Türkiye’nin en büyük 7 holdinginin patronu ile Aslanlı köşkte basından gizli 5 saat toplantı yaptığını biliyorduk. Bize bu adamın CIA projesi olduğunu Devlet bey yüksek sesle söylediğinde hiç şaşırmamıştık. Ama şimdi Devlet beyin Yenikapı’da ki mitinginden daha yüksek sesle ve daha ihtirasla savunduğu bu ittifakın ne anlama geldiğini anlamakta zorlanıyor ve şaşırıyoruz…
Sayın Devlet Bahçeli beyefendi. Size naçizane bu yazılarla sesleniyorum. Türk milletinin, Türkiye deki milletine rağmen tek umudu olan MHP’yi böylesine akıbeti belli olmayan, sabıka kaydı eski hükümlülük sınıfını çoktan aşmış, istikbal de yapacaklarına şüphe ile bakılan, aldığı tüm kararlarında güvenilmez olan biri ile ittifak söylemini en kısa zamanda bir sebep bularak terk ediniz. Aday çıkarmasanız bile MHP bu karakteri dolambaçlı ve sizin sözlerinizle karanlık insanı desteklemeyiniz…
“Bizim sözlerimize bizim arkadaşlarımız itibar etmiyor Devlet bey neden etsin?” diyen olursa hiç sesimi çıkarmam haklısınız derim. Ancak yarın huzuru mahşerde “benim elimden bu kadar geliyordu ben elimden geleni yaptım Yarabbi” diyebilmek için bu yazıyı yazdım…
Her dostuma saygı ve hürmetler ediyorum…