Yeni semboller, yeni armalar, yeni işaretler…

Biz Türkler tarih boyunca kendimizi sembollerle ifade etmişiz. Bu Dan Brown denen adam ünlü sembol bilimci adamını bizim tarihimizdeki sembolleri araştırmaya gelse binlerce mana bulurdu sembollerimizde.. Her sembolümüzün, her armamızın ifade ettiği bir mana ve anlatmak istediği bir hedefi vardır… Yüzlerce sembolümüz, yüzlerce işaretimiz olmuştur..

Tarih ilerledikçe yenilerini çıkarmışız, işaretlerin ve sembollerin. Her yeni sembolde yeni bir şeyler anlatmaya çalışmışız. Her yeni sembolü kullandığımızda, yeni olduğumuzu söylemişiz Hepsinin ortak sebebi eskisinden ayrı olduğunu ifade etmek içindir. Yeni olduğunun bilincinde olup bunu başkalarına bildirmek içindir.

Ya da bir diğerinden farklı olduğunu ifade etmek içindir. Bu genelde bir fabrikanın üretiminde yaptığı yenilik sonucu, sunduğu ürünün diğer ürettiği üründen farklı olduğunu anlatmak için kullandığı bir yöntemdir. Ya da bizde eskisinin yolunu takip etmeyecek yeni bir yolun olduğunu ifade etmek içindir. Ama kullandığımız her arma her işaret bizimdir…

AK Parti MSP’den farklı ve yeni olduğunu ifade etmek için yeni bir sembol kullanmıştır. Radikal bir ayrılığı işaret etmek için sembolünü çok farklı seçmiştir Kullandığı sembolün ampul oluşu her hangi bir mana ifade etmediği gibi manasızlığının da işaretidir. Dilleri milli görüşün devamıyız derken sembolleri hayır bizim milli görüşle bir ilişkimiz yok diyordu…

1980 öncesi Milli görüş kendisine bir ideologya çizememişti. Onların kafasındaki siyasal İslam’ın sadece Müslümanların içinde bulunduğu bir siyaset oluşu amblemlerine de yansımış sevgi ve zenginlikle potansiyel bir kitle tercihine mazhar olma hedefindeydiler..Bir dairenin ucuna yerleştirdikleri tutamak yeri kalp olan anahtarla bütün kalplerin kapılarını açacaklarını ifade ediyorlardı.

1980 sonrası Milli Görüş bir siyasi kimlik kazanırken amaç ve hedeflerini de belirlemiş olmuştu. İran devriminin İslami kesim üzerindeki etkisi tartışılmaz çok derindi. İslami bir yönetimin devletlerin dininin tartışıldığı dönem başlamıştı. Milli görüş kendisine şimdi İslami bir amblem bulmak zorundaydı ve bunu da buldu Milli görüşün temsil edildiği tüm kurumlarda ambleminin içinde hilal mutlaka oldu.

İçinde hilal olmayan her amblem İslami bir mana ifade etmez. Çünkü hilal İslamidir. Ayrıca hilal millidir. Eski Türklere ait bir semboldür. Minarelerin tepesine konan alemin hilal ile tamamlanmış olması İslam ile Türkün fenafillah oluşudur. AKP bu sembolü kullanmayarak kendisinin İslami ve milli olmadığını ifade etmiştir…

MHP’nin kullandığı işaret dilini kullanmamakta kendini yetersiz ve duygularını ifade etmekte kompleksli bulduklarından Dört parmaklarını birleştirmek yolu ile Mısırlı Rabia işareti olarak adlandırdıkları mason sembolünü kullanmaya başladılar. Belki de taban bunu Rabia sanırken kendileri ne olduğunu bilerek kasten yapmışlardır…

Gerçekten bunu yaparlar. En iyi yaptıkları iş tribünlere oynamaktır. Tam bir tüliad ve temaşa sanatkarıdırlar Gerçekten uyguladığı bütün politikalarda bu ferasetsizliği görürüz. AK Parti İslam tribünlerine oynayan ancak İslam dışı bir harekettir. Bir uygulama merkezidir. Arzu eden olursa teker teker bu hareketleri ve uygulamaları da yazarız. konuyu uzatmamak için kesiyorum..

MHP kendisine üç hilalin temsil ettiği üç kıta da Türk ve İslam’ın hakimiyetini anlatan bir sembolü tercih etmiştir. kendisini Türk ve İslam davasının son kalesi ilan etmiştir. Elbette hataları ve yetersizlikleri olmuştur…. Ancak biz İslam’ı yeni yeni öğrenirken Türk tarihi ile ilgili bir sürü bilgiden eksik ve yetersizken MHP’nin bütün bunları en iyi şekilde bilerek uygulamasını beklemek hayalcilik olurdu…

Buna rağmen MHP kendi çapında üstlendiği sembolize ettiği görevi yerine getirmek için hiç düşünmeden hayatlarını feda eden kendini bu davaya adamış insanların toplanma merkezi oldu. kendilerine birde işaret seçtiler. Bozkurt işareti olarak adlandırdıkları bu işaret bile Aslında çok açık bir şekilde; İşaret parmağı vahdeti İslam’ı serçe parmağı milliyeti ifade eden iki unsurdur ki yine İslam ile fenafil olmuş Türklüğü sembolize eder… Baş parmak ise kıvrılmış iki parmağın üzerine konarak dünya ve ahiret hayatına bu iki sevdanın hakimiyetini ifade eder Böylece üç hilal; sembolik olarak işaretlerine de yansımış olur…

Şimdi İYİ Parti kuruldu. MHP ile hiç bir bağının olmadığını ifade etmek için kendilerine bir sembol seçtiler. Göktürk alfabesinin işaretlerini ifade eden Türkçülük imalı bir sembol. Maziye yönelik bir özlem mi? Maziyi yaşamaya gayret eden bir ifade mi? Maziyi temsil edenlerin kendileri olduğu iddiası mı henüz netlik kazanmış değil. Çünkü söylemlerinde mazi yok. Sürekli gelecek var geleceğe yönelik hayaller..

AKP’nin milli görüşün devamı oluşunu reddiyesi gibi MHP’nin de reddiyeleri var.. Tabanının bizim ülkücülüğümüz milliyetçiliğimiz tartışılmaz demesi bir şeyi değiştirmiyor. Nihayetinde bütün siyasetlerin belirlendiği ve temsil edildiği makamdan biz bir görüşün partisi değiliz söylemi yayılıyor tribünlere… Öyleyse bu amblemde Göktürk sembolizmini anlamamak gerektiği düşüncesine kapılıyorum… Aynı AKP de milli görüşün olmadığı inancını taşıdığım gibi…

Yine garip bir tesadüf AK Parti’nin de sonradan bulup çıkardığı bir işaret dili Rabia sembolizmi gibi yeni bir işaret dili çıkardılar üç parmakla selam vermek gibi. Görsellik ve ifadeleri aynı. Görsel olarak sevimli mana olarak yabancı. Mesela Rabia işaretinin mısırdaki Rabia için kullanıldığı söylenirken aslında bir mason işareti oluşu gibi. bu üç parmakla selam vermek izci selamı olarak ifade edilirken aslında ABD kadın subay ve askerlerinin selamı oluşu gibi

Anlaşılan o ki ABD kadın subaylarından biri nasıl selam veriyorsa bizim İYİ partinin işaret dili aynı. acaba manası da mı aynı bunu bize zaman gösterecek elbette….

Biz AKP kurulurken birçok arkadaşımızın kendisine yeni yuva buluşlarını izlemiştik. Bir çok milli görüşçünün olanları söylediğimizde bize bu bir takiye dediklerini çok iyi hatırlıyorum.. kafir düşmanın ezici gücüne karşı takiye yapıyorlardı. şimdi usul usul kenara çekilip bize haklılığımızı söylemeleri yaşanan gerçeği hiç değiştirmedi

Ama biz işaretlere bakarak ifadeleri anlamakta erbabı kemaliz. Leb demeden leblebiyi anlarız. İşimiz bu. Kim bize ait olmadığını söylediyse bize ait değildir. Kim bizden olduğunu söyleyip de bize ait olmayan davranışlar sergilemişse bizden değildir… (Zamanında Turgut Özal’ın arkasında İngilizce yazılı tişörtlerle gezenler gibi) Bize ait olmayana hep dikkatle baktık. Niyet hayır akıbet  hayır. Biz sadece iyi niyetle arkadaşlarımızı uyarmak için yazdık..

Sonumuz hayır olur inşallah.