Yeniden Yerli Dizi Heyecanım

Uzun zamandır yerli dizilerden uzak duruyordum. Ahmet Kural ve Murat Cemcir yapımları dışında, izlediğim başka bir dizi yoktu. Sanırım en son Aşk-ı Memnu’da bırakmıştım yerli dizileri takip etmeyi ama bu değişti.
Bir kaç hafta önce başlayan yeni bir dizi ilgimi çekti. Ufak Tefek Cinayetler. Kadrosu zaten başta ilgi çekiyor ama benim için önemli olan kısmı senaryo ve çekimlerdi. Jeneriğinden başlamak üzere, her şeyi amerikan dizi tarzına benziyor ki beni kendine çeken de bu oldu.
Bu durum tabi çok eleştirildi. Her şey çalıntı, kopya falan diyenler çok oldu ama bir de şöyle düşünmek lazım, Kendi dizilerimizi nasıl geliştirebiliriz? Yani bir şeyler katmak, illa ki gerekiyor, ancak maalesef yelpaze daraldı; çünkü çoğu fikirler dünya üzerinde kullanıldı. Bu yazdığım romanlar için de geçerli, artık yeni fikir üretmek gerçekten de çok zor.
Belki 20. yüzyılın başında olsaydım durum farklı olurdu ama artık el mahkum bazı şeylerin tekrarı oluyor. Bu nedenle dizideki benzerlikler beni rahatsız etmedi. Pretty Little Liars’mış, Umutsuz Ev Kadınları esintisi varmış, beni pek alakadar etmiyor. Birebir aynısı olsaydı, yani uyarlama olsaydı belki soğurdum ama hepsinden biraz bir şeyler olması beni meraklandırıyor ve şimdiye kadar senaryo beni tatmin etti.

Uzun zaman sonra ilk kez bir diziyi heyecanla bekliyorum. Hatta geçenlerde bir bölümünü kaydettiğimde eşim bile şaşırdı. Bu tarz yapımların, özellikle de polisiye tarzı yapımların çoğalmasını diliyorum.

Belki hatırlayanlarınız vardır, ben küçükken bir dizi vardı. İz Peşinde. Mehmet Aslantuğ ile rahmetli Osman Yağmurdereli oynuyordu. Çok güzel bir polisiyeydi.

Son dönemlerin en iyi polisiyesi de Kanıt dizisiydi ama maalesef harcandı. Ufak Tefek Cinayetler’de eleştireceğim tek bir nokta var, o da sorgu bölümü. Orası belki biraz fazla abartı olmuş.

Bunun dışında bakalım neler olacak?