Şu an birçok branşta devam eden ulusal turnuvalarda Türkiye hikayeleri dolanmakta. Bir tarafta Polonya’da düzenlenen Tekerlekli Sandalye Avrupa Şampiyonasında Milli takımımız gurubunda 1 mağlubiyet 4 galibiyet alarak gurubunu İspanya’nın ardından ikinci sırada tamamladı ve bir üst turda İtalya’nın rakibi oldular. Guruptaki tek mağlubiyetini son maçta İspanya karşısında alan milli takımımız genelde üstün geldiği rakibine kaybetti […]
Şu an birçok branşta devam eden ulusal turnuvalarda Türkiye hikayeleri dolanmakta.
Bir tarafta Polonya’da düzenlenen Tekerlekli Sandalye Avrupa Şampiyonasında Milli takımımız gurubunda 1 mağlubiyet 4 galibiyet alarak gurubunu İspanya’nın ardından ikinci sırada tamamladı ve bir üst turda İtalya’nın rakibi oldular. Guruptaki tek mağlubiyetini son maçta İspanya karşısında alan milli takımımız genelde üstün geldiği rakibine kaybetti fakat yarı finale kadar gideceğine inanmaktayız.
Diğer taraftan üçüncü kez ev sahipliği yaptığımız Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonasında Milli Takımımız yarı finale yükseldi. Gurubunda sadece Sırbistan’a mağlup olan Filenin Sultanları play-off elemelerinde Hırvatistan’ı Zor bir maçın ardından 3-2 yenmesini bildi. Çeyrek finalde; turnuva boyunca set kaybetmeyen Hollanda’yı ise 3-0 gibi masalsı bir zaferle geride bırakan Sultanlar yarı Finalde Polonya ile karşılaşacak. 7 Eylül tarihinde oynanacak maçı sanırım hepimiz sabırsızlıkla bekliyoruz.
Çin de düzenlenen Erkekler Dünya Basketbol Şampiyonasında ise işler istenildiği gibi gitmedi. 12 dev adam turnuvaya Amerika, Japonya ve Çek Cumhuriyeti ile aynı grupta katıldı.
Turnuvanın ilk maçında Asya Temsilcisi Japonya ile karşılaşan milliler, gücünü, oyun tarzını bilmedikleri, kapalı kutu diye adlandıracağımız rakibi karşısında kalitesini ortaya koydu ve rahat bir galibiyet kazandı. Ardından fikstürde sıra Amerika ile oynanacak maça geldi. Basketbol denildiğinde herkesin en büyük favorisi tartışmasız Amerika olur. 2010 da düzenlenen turnuvada bizi finalde yendiklerini ve daha önce Amerika’ya karşı hiç galibiyetimiz olmadığını düşündüğümüzde bu maçtan pek bir şey beklemeyip gurubun son maçına odaklanmamız gerektiğini var sayarız. Fakat bizim çocuklar bu maça öyle bir konsantre olmuşlar ki koskoca Amerika’ya sahayı dar ettiler. Maç boyunca Amerika skor anlamında Kaçtı Türkiye kovaladı. BU kovalamaca son periyoda kadar böyle devam etti. Maçın son periyodu son anlarına 81-79 önde giren millilerimiz oldu. Heyecan doruktaydı, artık bir ilk olacak derken… Cedi Osman üçlük kullanan rakibine son salisede foul yaptı. Bir anda maç 81-81 ile uzatmaya gitti. Rakip her ne kadar Amerika da olsa gözlerini korkutmuş, ellerini titretmişti bizimkiler. Diğer taraftan bu başarıyı hep hayal etmenin verdiği heyecan da 12 dev adamda her hallerinde belli oluyordu. Salonu dolduran Çinli seyirciler bile “Türkiye Türkiye” diye haykırarak tezahüratlarda bulunuyordu. İnanılmaz bir heyecan vardı sahanın her yerinde. Sağ olsun Murat Kosova’da maç anlatımında kattığı yorumlar ile bu heyecanımızı iyice körükledi. Uzatmanın son anları 1 sayı ile öne geçtik. Bu sefer skor 92-91. Bir anda elimize sportmenlik dışı faul fırsatı geldi. Doğuş ve Cedi Osman’ın son saniyelerde kaçırdığı 4 faul atışı ardından Amerika aldığı rebount ile hemen hücuma kalktı. Faulle durdurulan hücumun ardından atılan iki faul atışı da basketle sonuçlanınca bitime 2,1 saniye kala geriye düşen milliler bu destansı maçı mağlubiyet ile kapatmak zorunda kaldı.
Bu maçın bitimiyle benim aklıma gelen ilk düşünce; Daha profesyonel olmalıyız, heyecanımızı kontrol altında tutmalıyız ve daha çok basit şeyleri çalışmalıyız (mesela sürekli faul atış çalışılması) gibi düşünceler oldu. Ama hep bu maçı “ah be elimizden kaçırdık diye” hatırlayacağım.
Bu maç benim için böyle. Ama bir de sahada her şeyini ortaya koyan Milli basketbol takımımız bu maçı öyle kolay atlatamadı. Çek maçına da bu bozuk psikoloji ile başladıkları belliydi. Varlıklarını tam anlamıyla gösteremeden sahadan mağlup ayrıldılar. Bu maçı kaybetmeleri takdirinde turnuvaya veda edeceklerini biliyorlardı. Fakat turnuva Amerika’yı ellerinden kaçırınca bitmiş halbuki onlar için. Geçen maçın baş kahramanlarından biri olan Ersan İlyasova bu maçı saha içi sıfır basketle tamamladı. Canını dişine takıp oynayan Cedi Osman aldığı ikinci sportmenlik dışı faul ile ihraç edildi. Gerçekten film olacak bir turnuva hikayesi diyebiliriz.
Şimdi aklımız yine 7 Eylül günü oynanacak diğer bir turnuva maçında. 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası katılma mücadelesinde H gurubunda yer alan A Milli Futbol Takımımız Andora’yı konuk edecek. Gurupta son dünya şampiyonu Fransa’yı yenen milliler, İzlanda deplasmanından mağlup ayrılmışlardı. Kendi evimizdeki bu maç yine büyük bir heyecan ile bekleniyor.
Sadece Futbol da değil birçok branşta Milli bir gurur yaşıyoruz. Her bir turnuvada ayrı bir senaryo görüyoruz. Ama bu sefer dileklerimiz bu filmlerin sonlarının zafer ile mutluluk ile bitmesi olacaktır.
Dip Not: Zaten hepimizin hayatı bir film.