Sağlık sisteminde öyle anlar oluyor ki saç baş yolmamak elde değil. Size geçen hafta başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum.
2 aydır annem için Göz Hastalıkları’na randevu almaya çalışıyoruz. Sanki yer yarıldı da göz doktorları yerin dibine girdi.
Her gün düzenli olarak Merkezi Hekim Randevu Sistemi’ni (MHRS) ziyaret eder olduk. Kendimiz Kartal’da oturmamıza rağmen tüm Anadolu Yakası’ndaki hastanelerin göz doktorlarına bakmamızı bırakın; Avrupa Yakası’ndaki uygunluk durumlarını bile kontrol ediyoruz. Bir açık olsa hemen randevu oluşturabilelim diye.
Ve aylar sonra Üsküdar Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne bağlı olan Sadık Eratik Göz Hastanesi’nde saat 16:50’de boşluk bulduk.
İnanın randevu bulduğumuz için bayram ettik. Hemen atar topar işten erken çıktım ailemi de yanıma kattım, trafiğe kalmayalım diye hastane yollarına düştük.
Hastaneye giriş yapıp bankodan geçiş saatimiz 16:37’ydi. Ardından Göz Ölçüm Odası’na gittik ve oradan da 9 numaralı odaya yönlendirmemiz yapıldı. Başka hasta olmadığı için hemen doktor annemin göz muayenesini yaptı ve ileri derecede katarakt olduğunu ameliyat olması gerektiğini söyledi.
Buraya kadar her şey normal. Buradan sonraki kısımlara dikkat.
Doktor, işlemlere devam edebilmesi için damla damlatıp en az yarım saat bekletip sonra ilaçlı ölçüm yapması gerektiğini söyledi. Ama kendi mesaileri 17:00’de bittiğinden yeniden randevu alıp gelmemizi söyledi. Üstelik 16:50’ye randevu vermeleri sebebiyle MHRS sistemini de eleştirdiler.
Aylar sonra randevu bulmuşuz, sırf verilen saatten ötürü işlemimiz yarım kaldığından Hasta Hakları Birimi’ne gittik. Durumu anlattım ve bir şey yapılamıyor olsa bile; hafta başına gelip işlemlerimizin yapılması için kaşeli bir kağıt vermeleri durumunda en azından bu mağduriyetin giderilebileceğini rica ettim.
Çünkü Göz Hastalıkları bölümüne randevu bulmak zor, kim bilir bir daha ne zaman bulacağız!
Hasta Hakları Birimi bize hak verdi, doktorun odasına gitti. Fakat doktor çoktan gitmiş bile. Orada diğer doktorlar kendi aralarında konuştular. Ve memleket meselesi olan durumla ilgili olarak bizim haklı olduğumuzu söylemelerine rağmen çözemediler.
Ailemle beraber ardından soluğu Başhekimlik’te aldık. Durumu anlattığımız Başhekimlik sekreteri, başhekimin kendisi, konuştukları her uzman MHRS’nin 16:50’ye randevu açmalarının imkansız olduğunu söylediler.
Fakat elimdeki randevu kaydını gösterdiğimde doğru söylediğimize ikna oldular!
Ardından Sadık Eratik Göz Hastanesi’nin Acil kısmındaki bir doktora yönlendirmemiz yapıldı.
Bu seferde oradaki hemşire ve teknisyenlerden laf işittik. Sanki sabaha kadar nöbetçi kalmayacaklardı da; bir bizim için durmak zorundalar gibi!!!
Haklı olduğumuz bir konuda hakkımızı almak için mücadele etmeye devam ettik.
Annemin gözüne damla damlatılarak yapılması gereken cihazlı çekim yapıldı. Ameliyat olup olmayacağımız tekrar soruldu. Ameliyat olacağımızı yeniden beyan ettik. Dosyamız oluşturuldu.
Tam mutlu olacakken bu sefer de teknisyen demez mi; ”doktorumuzun babası vefat ettiği için izinde, muhtemelen sizi Ocak ayında ararız” diye.
Yine sevincimiz kursağımızda kaldı.
Aylardır randevu bulmak için sabretmişiz, yaşanan krizi Başhekimliğe kadar taşımışız; 1 ay daha bekleriz dedik…
Şimdi doktorun mesaisine geri dönüp ameliyat için bizi çağırmalarını bekliyoruz.
Her gün sağlıkçılara uygulanan şiddetini düşündüğümde; ben sağduyulu yaklaşmasaydım tam olarak olay çıkarılacak bir mevzuydu.
Tüm bu süreci, büyük bir sabırla yetkili birimlerle çözmeye çalıştım. Umarım yetkililer de üstlerine düşeni yerine getirir.
Şimdi burada Sağlık Bakanlığı’na sormak istediğim bir kaç soru var;
1- Göz Hastalıkları’na neden randevu bulamıyoruz? Nerede bu göz doktorları?
2- Randevu son saati 16:50 belirlediğiniz takdirde; test ve ölçüm gerektiren bölümlerde mesai saatleri yetersiz geliyor. Buna düzenleme yapılması gerekmez mi?
3- Diyelimli yine ölçüm sebebiyle hastanın işlemi yarıda kaldı, o zaman yeni gün yada yeni haftada randevusuz gelmesi için bir kaşeli kağıt verilerek işleminin yapılması sağlanamaz mı? Çünkü yeniden randevu alması imkansızla eş değer!