Başlarken…

İlk yazıları yazmak her zaman zor gelmiştir bana.. Yazıyı önce kafamda şekillendiriyorum, sonra beğenmiyorum atıyorum beynimin içindeki  çöp kutusuna.. YENİ GAZETE’yi çıkarma fikri dört yıldır kafamdaydı. Ancak gerek diğer işler ve çalıştığım kurumlardaki yoğunluğum nedeniyle bir türlü harekete geçirememiştim. Geçtiğimiz yıl Mart ayı sonunda önce yenibirgezete.com’la yayın hayatına başladık. Ancak “Bugün, yarın” derken basılı gazeteye […]

Yayınlama: 10.08.2018
A+
A-

İlk yazıları yazmak her zaman zor gelmiştir bana..

Yazıyı önce kafamda şekillendiriyorum, sonra beğenmiyorum atıyorum beynimin içindeki  çöp kutusuna..

YENİ GAZETE’yi çıkarma fikri dört yıldır kafamdaydı. Ancak gerek diğer işler ve çalıştığım kurumlardaki yoğunluğum nedeniyle bir türlü harekete geçirememiştim.

Geçtiğimiz yıl Mart ayı sonunda önce yenibirgezete.com’la yayın hayatına başladık.

Ancak “Bugün, yarın” derken basılı gazeteye bir türlü sıra gelmedi. Yine araya başka işler ve çalışmalar araya girdi.

Ulusal anlamdaki gazeteler bir bir el değiştirirken ya da kapanırken gazete çıkarmak size delilik gibi gelse de artık geri dönüş yok.

Artık zamanı geldi ve”Vira Bismillah” diyoruz…

Peki, YENİ GAZETE nasıl bir gazete olacak?

Yeni Gazete, özellikle sokaktaki vatandaşın sesi olacak.

Vatandaşlarımızın sorunları sütunlarımızda ve sayfalarımızda yer bulacak.

Bankalarla sorununuz mu var, arayın dile getirelim.

Kullandığınız GSM şirketi sizi kandırıyor mu, yazın bize yayınlayalım.

Ya da bir yere gideceksiniz, firmanız sizden fazla ücret mi talep ediyor, gönderin bize haklarından gelelim.

Tatile gideceksiniz ama bir bakmışsınız çifte rezervasyon yapılmış size oda yok, önce tüketici heyetine sonra bize yazın..

Oturduğunuz sokakta izinsiz kazı mı var, çöpünüz mü alınmıyor, ya da hatalı parklarla kaldırımda yürüyemiyor musunuz? Biz buradayız, gönderin yayınlayalım..

Biz ne tetikçi gazetecilik yapacağız ne de kimsenin yalakası olacağız.

Hakkımız olan bir şey varsa elbette ilgili kurumlardan talep edeceğiz.

Ama yok elimizde dosyanız var yok kasetiniz var diyerek kimsenin kapısına dayanmayacağız.
Yukarıda da değindim gibi ilk yazılar zordur.

Sürç-i lisan ettiysek affola…

KISSADAN HİSSE

Temel, Fadime’yi de yanına alıp Paris’e gitmiş.

Hemen ertesi gün ilk işleri Louvre Müzesi’ni gezmek olmuş.

Müzeyi gezmişler, gezmişler ve Temel yorulup, orada gördüğü bir koltuğa oturuvermiş.

Az sonra müze memuru büyük bir panikle koşarak Temel’in yanına gelmiş ve hiddetle

“Beyefendi buraya oturamazsınız hemen oradan kalkın” demiş.

Temel “Niye oturamazmuşum” diye yanıt vermiş.

Görevli “Bayım o oturduğun sıradan bir  koltuk değil, Kral 14. Lui’nin tahtıdır” diye çıkışmış.

Temel hiç istifini bozmadan:

“Ne bağırıyorsun uşağım, gelince kalkaruk daa”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.