Ayvalık’ta bir turiste yol tarif ederken yeri :“Meydandaki Atatürk heykelinin hemen arkasındaki Cafe“ olarak tarif edince, kadınla kısa bir süre bakıştık. Ben içimden “umarım Atatürk de kim diye sormaz!” Dedim. O ise ‘heykel diyor görürüm herhalde’ diye düşündü. Bir süre gözlerimizle konuştuktan sonra birbirimize gülümseyerek yollarımıza devam ettik. Daha sonra aklıma takıldı: Hangimiz gezdiğimiz ülkelerdeki […]
Ayvalık’ta bir turiste yol tarif ederken yeri :“Meydandaki Atatürk heykelinin hemen arkasındaki Cafe“ olarak tarif edince, kadınla kısa bir süre bakıştık. Ben içimden “umarım Atatürk de kim diye sormaz!” Dedim. O ise ‘heykel diyor görürüm herhalde’ diye düşündü. Bir süre gözlerimizle konuştuktan sonra birbirimize gülümseyerek yollarımıza devam ettik. Daha sonra aklıma takıldı: Hangimiz gezdiğimiz ülkelerdeki heykellerin isimlerini okuyup bu adam bu ülke için ne yapmış araştırıyoruz ki?
Bugün size Roma’da Campe De Flori, yani Çiçek Meydanındaki, o güzel heykel, o güzel insan Giordano Bruno’dan bahsedeceğim. Eğer bir daha Roma’ya giderseniz ve yolunuz bu meydana düşerse bu kez o heykele onu anlayarak ve hayata kattıklarına saygı duyarak bakabilirsiniz böylelikle…
16. Yüzyılda dini ve inançları sorgulamasıyla kendi halkından büyük tepki alan, düşünceleri uğruna kilise tarafından yakılarak ölüm cezasına çarptırılan ilk düşünürdür BRUNO. Merak ettiniz değil mi ne düşünmüş bu adam? Onun o çok beğendiğim “İki Şey Öğretisi”nin bazı sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum şimdi:
Hayatta insani 2 şey geri bırakır: “Kararsızlık” ve “Cesaretsizlik”.
Geçenlerde ünlü bir sanatçı röportajında başarısının tek sırrının hayatta hiç bir şey de tereddüt etmeyişine bağlamıştı. Belki de kararlı olmak ve tüm cesaretinle istediklerinin peşinden koşmak başarıya giden altın kural. Ne dersiniz?
Hayatta 2 şey başarının sırrıdır: “Ustalardan ustalığı öğrenmek” ve “Kendini güncellemek”.
Bizim de bilgilerimizi zamana uyarlamamız gerek. Kendimizi sürekli geliştirmeliyiz. Yok, ben bu işin en iyisiyim, yeni bir şey öğrenmek istemiyorum derseniz farkında olmadan alanınızdaki başarınızı kaybedebilirsiniz.
Hayatta 2 şey geri alınmaz: “Geçen zaman” ve “Söylenen söz”.
O yüzden zamanımızı iyi değerlendirelim! Mümkün olduğunca “Keşke” sözünü de kullanmayalım. Geçmişte olanları maalesef ki değiştiremiyoruz! Her zaman yapıcı konuşmaya çalışalım, karşımızdaki insan ne kadar kırıcı da olsa. Birbirimize sarf ettiğimiz kelimeleri özenle seçelim. Unutmayın bu o sevdiğiniz insanla son konuşmanız olabilir ve eğer bu konuda da keşkelere sığınırsanız ruhunuz yaralanır. Kendinizi üzmeye böyle fırsatlar vermeyin derim!
Hayatta 2 şey ulaşmaya değerdir: “Sevgi” ve “Bilgi”.
Sevgi her anımızda olması gereken o yüce duygu! Ve bilgi sevgiyle aktarılacak en büyük güç bence! Mesela ben şu anda sizi sevdiğim bir konu hakkında bilgilendiriyorum ve böylece daha derinlerinize ulaşabileceğime inanıyorum (ve umarım ki öyledir).
Hayatta iki şey boşa kürek çekmemeni sağlar: “Baskın yeteneği bulmak” ve “Sevdiğin işi yapmak”.
Bu söz gerçekten çok önemli! Lütfen çocuklarınızın yeteneklerini erken keşfedin çünkü onların gelecekteki mutlulukları aslında tamamen buna bağlı. Ailelerin genel olarak yaptığı en büyük hata çocuklarının kendi yapamadığı şeyleri yapmalarını isteyerek onları kendi istediği alanlara yönlendirmek! Unuttuğunuz bir şey var: O da çocuklar sizin hayatınızın devamını yaşamıyorlar. Onlar kendi başına bir birey ve sizin bir parçanız olsalar da sizden çok farklılar. İzin verin hayatlarının amaçlarını bulsun çocuklarınız. Yeteneklerini sergilesinler hayata. İnsan yeteneğinin olduğu işi zaten severek yapar…
Hayatta 2 şeyin değeri kaybedilince anlaşılır: “Anne” ve “Baba”.
Cızzz etti değil mi içiniz? Bizde de buna benzer anonim bir söz var aslında: „İnsan annesini ya da babasını kaybettiğinde büyür!“ diye. O zaman hiç büyümeyelim☹.
İki şey hayatta önemli olan her şey içindir: “Nefes alabilmek” ve “Nefes verebilmek”.
İşte hayatımızda önemli olabilecek her şey öncelikle bizim nefes alış ve verişimize bakıyor. Her zaman önce kendi sağlığımızın doktoru olmalıyız. Bence bu konuda çoğumuzun yanlış yaptığı bir şey var: Başarılı olmak için deliler gibi çalışıp kendimizi hasta ediyoruz sonra da kazandığımız bütün o başarının paraları maalesef ki tedavi amaçlı harcanıyor… E o halde nedir bu işin mantığı? Sağlığınızdan olacak kadar çalışmayın! Yaşayacak kadar kazalım bence; büyük hırslarımız olmasın. Hayatımızda parayla yapılacak şeylerden çok huzurla, mutlulukla, tutkuyla yapabileceğimiz etkinliklere yönelelim.
Bunlar Bruno’nun İki Şey Öğretisi’ndendi. Her zamanki gibi esas bombayı sona sakladım. Efendim Bruno demiş ki:
“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar”.
Dikkat ediniz lütfen bu söz 500 yıl önce söylenmiş ve içinde bulunduğumuz Türkiye gündeminin tam bir özeti bence!
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde yazdığı sözler de birer birer çıkmıyor mu zaten? Bruno da İtalya’nın Atatürk’ü anlayacağınız benim için! Yazıya bir Atatürk heykelinden bahsederek başlamıştım. Şimdi de onun iki güzel sözüyle gözlerinizdeki misafirliğime son vermek istiyorum:
“Tüketici yaşamak iyi değildir. Üretici olalım”.
Ve Tabii ki:
“Yurtta sulh, cihanda sulh”.
Sevgilerimle…