Düşüncelerimiz, Hislerimiz Ve Yaşanan Hastalıklar

Geçen gün Güney Afrika’nın doktor olmayan birçok köyünde şifacıların hastalarını nasıl tedavi ettiklerine dair bir makale okudum.  O günden beri de araştırıyorum okuduklarımı. Şifacılar, hastalarının ne düşünerek, neden hasta olduklarını bulup onlarla konuşarak ve olumsuz düşüncelerini değiştirerek tedavi ediyorlar hastalarını. Diyelim ki; bir hasta geliyor karşılarına burun akması şikayetiyle ama hiçbir üşütme söz konusu da değil. Hemen mümkün olan psikolojik nedenlerini düşünüyorlar:

Bastırılmış duygular, kendini yeterince ifade edememe, geçmişten gelen bir suçluluk duygusu ya da inişli-çıkışlı bir hayat?

Hastaya bu konuda sorular yöneltiyorlar?

Bastırmakta olduğunuz duygularınız var mı?  (Yasak aşk, eşcinsellik, irade sorunları…)

Kendinizi yeterince ifade edebiliyor musunuz? (Yanlış anlaşılma korkusuyla mı yaşıyor?)

Size suçluluk duygusu yaşatan bir olay başınızdan geçti mi?

Hayatınızda sizi rahatsız edecek derece iniş ve çıkışlar var mı? Olmak istediğiniz yerde misiniz?

Bu sorulardan yola çıkarak hastayla konuşarak, onun olumsuz düşüncelerini değiştirerek, hastalığı kökünden tedavi ediyorlar böylece. Hani diyoruz ya: “Bir dönem şöyle bir sorunum vardı ama kendiliğinden geçti sonra!”. İşte o kendiliğinden geçmedi aslında! Siz sizi hasta eden düşüncelerinizi değiştirdiniz o arada; ondan geçti! Yani demek istiyorum ki bütün his ve düşüncelerimizin kahrını eninde sonunda bedenimiz çekiyor.

Diyelim ki hayır diyemeyen ve kimseyi kıramayan bir insansınız, yalnızlık korkusuyla yaşıyorsunuz, aşırı sorumluluk aldığınızdan söyleniyorsunuz her gün ya da sevgi eksikliği yaşıyorsunuz. Bu his ve düşünceler bedenimize nasıl yansıyor dersiniz? İşte Afrikalı Şifacıların bu konudaki tespitleri:

Eğer hayır diyemeyen bir insansanız yaşayabileceğiniz olası rahatsızlıklar:

Bağışıklık sistemi sorunları, bağırsak problemleri, boğazda yumru, böbrek sorunları, burun akması, denge kaybı, guatr, tiroit yetersizliği, tümörler, sivilce sorunları ve kas sıkışması (Spazm) olabilir.

Yalnızlık korkusuyla yaşıyorsanız:

Alerjiler ve çeşitli ağrılar, ayak sorunları, disk kayması, kolit, kurdeşen, iştahlı olmak, mide bulantısı, öksürük krizleri, prostat ve tiroit olabilir.

Aşırı sorumluluk aldığınızı düşünüyorsanız:

Bacak sorunları, beyin felci, bel ve boyun sorunları, disk kayması, diyabet, erken yaşta saç ağarması, fıtık, göğüs sorunları ve grip.

Sevgi/Güven eksikliği yaşıyorsanız:

Alkolizm, ağrılar, bronşit, göğüs sorunları, iktidarsızlık, iştahsızlık, kekemelik, kellik, kemik hastalıkları, mide ekşimesi, narkolepsi, sedef, romatizma, sağırlık, sarılık ve alerjiler.

Gördüğünüz gibi hastalıkların genellikle birden fazla psikolojik nedeni var. Olası nedenler üzerine konuşularak yapılacak bir tedavi tabii ki imkânsız değil. Mesela gribin psikolojik nedenlerine hep beraber bir göz atalım:

Negatif insanlardan etkilenmek, sosyal baskı, otorite problemleri, fazla sorumluluk almak ve aşırı stres. Bir daha siz ya da sevdiğiniz grip olduğunda bu soruları kendinize veya ona yöneltin:

Üzerimde birinin negatif etkisi var mı? Söylenen bir şeyden mi yaralandım?

Sosyal baskı/otorite sorunları/fazla sorumluk ya da stres söz konusu mu hayatımda?

Ağrıyan yerlerinize yönelmek yerine sizi hasta eden düşünceyi bulun içinizde.  Belki de iş yerinde herkes tatildeydi ve siz gerçekten çok fazla sorumluluk alıp çok çalıştınız ve sonunda hasta oldunuz. Artık sadece kendi işinize odaklandığınızı düşünün. Kendinizi huzurla çalışırken hayal etmeye çalışın.  Mümkünse meditasyonla olumsuz his ve düşünceleri içinizden atmayı bir yaşam tarzı haline getirin.

Daha sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaşam mümkün! Lütfen kendinizi ve hisleriniz dinleyin; onlar size hastalık olarak geri dönmeden önce…

Sağlıklı günler diliyorum hepinize!