Filmler ve İnsanlar

Son yıllarda artan şiddet olayları insanlarda tedirginlik yaratmakla birlikte, kafalarda da soru işareti oluşturuyor. Nedeni ise çok basit. Çoğu olaylar dizi ve filmlerdeki olayları andırıyor, hatta bazıları birebir kopyası gibi oluyor. Buna ilk olarak; Dexter adlı diziden etkilenip, kardeşini öldüren çocuğu örnek gösterebiliriz. Yalnız burada suç çocuğun mu, yoksa o diziyi, o yaştaki çocuğun izlemesine […]

Yayınlama: 10.05.2017
A+
A-

Son yıllarda artan şiddet olayları insanlarda tedirginlik yaratmakla birlikte, kafalarda da soru işareti oluşturuyor. Nedeni ise çok basit. Çoğu olaylar dizi ve filmlerdeki olayları andırıyor, hatta bazıları birebir kopyası gibi oluyor. Buna ilk olarak; Dexter adlı diziden etkilenip, kardeşini öldüren çocuğu örnek gösterebiliriz. Yalnız burada suç çocuğun mu, yoksa o diziyi, o yaştaki çocuğun izlemesine izin veren ailesinin mi, bu tartışılır. Yine de küçük bir çocuğun cinayet işleme ihtimali araştırılmalı.



Bir diğer örnek ise hatırlayacağınız üzere, Colarado’daki Batman galasında Joker kılığına bürünüp, insanları taramış olan James Holmes. Bu katliamda 12 kişi ölürken 70den fazla kişi de yaralanmıştı.

    

Bunun gibi bir sürü örnek vermek mümkün. Peki, filmler gerçekten de insanları etkiler mi? Ülkemizde de buna benzer olaylar yaşanıyor. Kurtlar Vadisi’nden etkilenip, okula silah ve bıçak getirip olay çıkartan, hatta daha da öteye taşıyan kişileri saymakla bitmez. Bu etkilenmeler neden kaynaklanıyor? Hepimiz etkilenebilir miyiz? Bu soruları yanıtlamak gerekir öncelikle. Ben bunun olabileceğini pek sanmıyorum. Bugüne kadar bir sürü film ve dizi izledim. Hayranı olduğum kişilerin filmlerinde, ergenliğimde çok sevindim ama hiçbir zaman kötü olayları kendime örnek alıp, bir şeyler yapmak istemedim. Kafamızda kurduğumuz şeyler elbette oluyordur ama bir, hatta birden çok kişiye zarar vermek, hatta öldürmek, işte bu bambaşka bir mevzu. Ben burada filmi değil insanı sorumlu tutarım. O suçu işleyen kişinin içinde zaten kötülüğün yer etmiş olduğuna, zamanla da bunun ortaya çıktığına inanırım.   



Kitaplarımı yazarken, en çok da bu olayları araştırırım. Polisiye ve gerilim kitapları her zaman araştırma gerektirir. Bu araştırmalarımdan yola çıkarak söyleyebilirim ki, bu filmlerden etkilenip suç işleme potansiyeli çok düşük. Şimdi bir dizi düşünün bunu milyonlar izliyor ama bundan etkilenip adam öldürdüğünü söyleyen kişinin sayısı, bırakın iki eli, bir elin parmağını geçmez.

Filmlerden belki ilham alabilirler ama filmler suça yöneltmez.

    

Öte yandan tartışılan bir diğer konu da suç dizilerinde gösterilen taktiklerdir. Özellikle de CSI dizisinde kullanılan metotlar, insanların kafasında “Bunlar suçlulara fikir veriyor!” düşüncesini oluşturmaktadır. Bu konuda insanlar ikiye ayrılmış durumda. Bir taraf, gösterilen şeylerin, insanlara ilham verdiğini savunurken, başkaları da tam tersini savunuyor. Yani, suçluların aslında günümüz imkanlara karşın pek şansı olmadığını söylemeye çalıştığını savunuyor. Doksanların sonunda hayatımıza giren ve suçların aydınlatılmasında bir devrim olan  DNA bunun en büyük ispatıdır.



Etkilenmek bu kadar kolay değildir, olamazdır da diye düşünüyorum ama zamanında benim de etkilenmiş olduğum bir dizi vardı. Kommissar Rex. Olayları çözen ve inanılmaz bir zekaya sahip olan bir Alman Kurdu polis, beni kalbimden vurmuştu ve onun yüzünden hep böyle bir köpeğin hayalini kurdum. Nitekim, sonunda bir Alman Çoban Köpeğim de oldu, adını da dişi olduğu için Roxy koyduk ama eğitime rağmen kendi kahvaltısını kendi hazırlamıyor. MacGyver gibi eşyaları kullanıp mucizeler de yaratmıyor. En büyük eğlencesi odunuyla oynamak.



Ben de bir diziden etkilenmişsem eğer, en azından güzel bir şeye sebep olmuş.



Dediğim gibi, filmlerin bir suçu yok,her şey karakter ve kişilik meselesi.

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.