Bu ay için hazırlamış olduğum köşe yazım, maalesef bir google güncellemesi sonrası kayıplara karıştı ve canım inanılmaz sıkıldı. Aynı yazıyı şu anda yazmam mümkün değil; çünkü epey bir bilgi içeriyordu. Tüm günüm kötü geçerken, sizlerle ne paylaşabilirim diye düşünüyordum ki, karşıma eski bir yazım çıktı. Ülkelerin yapımlarına göre almış olduğum notların ufak bir derlemesini sizinle […]
Bu ay için hazırlamış olduğum köşe yazım, maalesef bir google güncellemesi sonrası kayıplara karıştı ve canım inanılmaz sıkıldı. Aynı yazıyı şu anda yazmam mümkün değil; çünkü epey bir bilgi içeriyordu. Tüm günüm kötü geçerken, sizlerle ne paylaşabilirim diye düşünüyordum ki, karşıma eski bir yazım çıktı.
Ülkelerin yapımlarına göre almış olduğum notların ufak bir derlemesini sizinle paylaşmak istiyorum. Filmlerden neler öğrendiklerimizi okurken, umarım sizler de benim kadar keyif alırsınız.
Bakalım dünya sinemasından neler öğrenmişiz.
Hollywood Filmlerinden Öğrendiklerimiz:
İyiler kazanır ama kötüler daha havalıdır
Hollywood, elektrik faturalarını ödemediğinden dolayı, tüm korku filmlerinde florasan lambalar yanıp söner ve en sonunda da etraf tamamen karanlık olur
Eğer bir komedi filmi izleyemiyorsanız, filmlerin çoğu karanlıktır. Amerika’da evlerde ışıklar pek açılmaz
Kapılar rahatlıkla açılır. Özellikle de korku filmlerindeki katillerin evlere kolaylıkla girebilmesi hayret vericidir. Belli ki Amerika’da bizdeki çelik kapılardan yok. (Bence iyi bir yatırım fırsatı olabilir)
Yapılan stuntlarda mutlaka havalı figürler vardır ve bunu çoğunlukla Tom Cruise yapar
Birkaç sene de bir, mutlaka Martin Scorsese ve Leonardo ikilisi bir film çıkartır (bu aralar arayı açtılar. Yeni bir proje gelsin artık)
Tom Hanks’i neredeyse herkes sever (bir arkadaşımın sevmediğini öğrendiğimde onu yargıladığım doğrudur)
Çoğu komedi filminde Barbara Streisand’a karşı bir şeyler söylenir (sebebini bugüne dek kimse tam olarak açıklayamadı)
FBI ve S.W.A.T. ekipleri, ya ayaklarıyla, ya da koçbaşı ile evlere dalmaya bayılır.
Federaller arabada kahve içmeyi severken, şerif ve polisler donut yemeye bayılırlar
Kapı çalmayı sadece birisinin ölüm haberini vermek için gittikleri zaman yaparlar
Hollywood’da bir çocuk evlat edinilmişse kesin o çocukta bir sorun vardır. Amerika erkek çocukları korku filminde kullanmayı severken, Japonya kız çocukları korku unsuru olarak kullanmayı tercih eder
Bollywood Filmlerinden Öğrendiklerimiz:
Fazla söze gerek yok, korku, komedi, aşk fark etmez, her türlü dans edilir ve şarkılar söylenir
Öpüşme sahnesi yerine dans sahneleri eklenir
Yeşilçamvari bir tarzları da vardır. Zengin kız, fakir oğlan temasını sıkça görürüz
Avrupa Filmlerinden Öğrendiklerimiz:
Diyaloglar daha doğaldır, havalı sözler edilmez. Bunun yerine şiirsel metinler içerirler
Özellikle de Fransız ve Alman Sineması’nda çıplaklık çokça kullanılır
Alman yapımlarında mutlaka bilindik bir oyuncu olmasına özen gösterilir
Arada bir Hitler dönemi ile ilgili filmler çekilir
Avrupa yapımlarında, tarihi binalar ve sokaklar sıkça karşımıza çıkar
Bazı Avrupa yapımları ortaktır. Zaman zaman Hollywood ile çalışırlar
İspanyol sineması, Orta Avrupa’dan ayrılır. Sarı ve pastel ağırlıklı renklerle çekilen filmler daha sıcakken, diğer Avrupa ülkelerinin filmlerinde gri ve kasvetli renkler ağırlıktadır. (istisnalar elbette var)
Sahnelerin akışı daha yavaştır. Bir vazoyu yirmi dakika boyunca izleyebiliriz
Avrupa Filmleri için Festivaller çok önemlidir.
Uzakdoğu Filmlerinden Öğrendiklerimiz:
Genelde kılıçlar ve silahlar havada uçuşur. Katana görmemek olmaz
Uçan tekme gibi, kung fu, karate vb. hareketleri olmazsa olmazdır
Japonya, korku filmine önem verir
Kore, ülkemiz dahil olmak üzere, bir sürü yere proje ve senaryo satar. Son yıllardaki en üretici piyasaya sahiptir
Japon kızları korku filmlerinin vazgeçilmezidir
Japon korku filmlerinin birçoğu Hollywood tarafından yeniden çekilmiştir ve çekilmeye devam edilmektedir
Çin sineması, Jakie Chan ve Bruce Lee filmlerinin yolundan pek sapmaz
Türk Sineması:
Genelde dram ve komedi ağırlıklı filmler üretilir
Yeni Türk Sineması ile Yeşilçam filmleri iki ayrı kategoridir
Süt Kardeşler, Gülen Gözler gibi filmler bin defa izlenirken, yenileri birkaç kez izlenir (elbette benim düşüncem)
İşte almış olduğum notlar ve edinmiş olduğum bilgiler bunlardı. Umarım sizler de bana katılırsınız. Peki, siz hangi ülkenin filmlerini beğeniyorsunuz ve hangisinden neler öğrendiniz? Yorumlarda paylaşmanızı isterim.