Futbol Düşmanları

Geçtiğimiz günlerde UEFA, 2019 da kulüpler bazında finallere ev sahipliği yapacak ülkeleri açıkladı.

Yapılan açıklamada 2019 yılında; Şampiyonlar Ligi finali Atletico Madrid’in maçlarını oynadığı Wanda Metropolitano Stadında oynanacak.

UEFA Avrupa Ligi finali Azerbaycan Bakü’deki  Olipiyat Stadında oynanacak.

UEFA Süper Kupa Finali İse Beşiktaş’ın sahası olan Vodafone Park da oynanacak.

2005 Yılında Milan ile Liverpool arasında oynanan Şampiyonlar Ligi final maçına Atatürk Olimpiyat Stadı ev sahipliği yapmıştı. O maçta akıllarda kalan Liverpool’un ikinci yarı efsanevi bir şekilde geri dönüşü olmuştu. İlk yarı 3 – 0 mağlup olarak soyunma odasına dönen İngiliz temsilcisi, ikinci yarı Skoru eşitlemiş ve maçı uzatmalara taşımayı başarmıştı. Penaltılara giden maçta kupaya uzanan taraf Liverpool olmuştu. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen bu maç hala konuşuluyor ve bu konuşmalar arasında illa ki bir yerde İstanbul / Türkiye adı da geçiyordur.  

Şimdi UEFA 14 yıl sonra tekrardan Türkiye / İstanbul’a bir final maçı veriyor. Peki bu maçın ardından konuşulacaklar ne olurdu acaba?

İstanbul halkının misafirperverliği mi? Vodafone Park stadının konumunun güzelliği mi? Yoksa stadın yapısal ve teknolojik anlamda iyiliğinden mi bahsedilecek?

Gerçekten de Vodefone Park stadı konum olarak bana göre dünyanın en özel yerine kurulmuştur. Yine bana göre İstanbul dünyanın merkezidir ve Vodefone Park da en özel İstanbul manzarasına sahip stadımızdır. Bu yüzden stat konumu güzelliği konuşulabilir.

Belki; Yapısal olarak da çok özel bir stat olduğundan bahsedilebilir. Yeni inşasından sonra futbol için bir arenayı andırdığını söyleyebilirler. Son teknoloji kullanıldı falan belki bunlar da göze güzel gelebilir ve bahsedilir.

Peki ya elektrikler giderse? Ya ışıklar, geçen gün oynanan Leipzig maçında olduğu gibi sönerse.  2019 yılına daha çok var ve ilgililer bunun önüne geçebilir.

Şimdi gelelim misafirperverliğe. Kendi ülkesinde kendi ülke takımlarına düşmanlık besleyenler, kendi tabirleri ile “elin gavuru”na nasıl davranacaklar?

Şu örneklerin önüne nasıl geçeceğiz?

Başakşehir – Trabzon maçı. Bir baba iki çocuğunu İstanbul da tuttukları takımın maçını izlemeye götürüyor. İstanbul’da yaşayan Trabzonspor taraftarları için bu maçlar çok önemlidir. TFF de rakip takım seyircileri için her kulübe yer ayrılması gerektiğini belirtmiş. Trabzonspor formalarını giyip maça giden taraftara tepki nedir? Hele bi de bu tepkiyi küçük çocuklara verecek kadar vahşileşe bilinir mi?

Stat görevlisi küçük çocuklara formalarını çıkarttırıyor. Nedeni başlarına kötü bir hadise gelmesin diye.  Hem misafirler hem de çocuk bunlar. Başlarına kötü ne gelebilir dememek gerekiyormuş. Şimdi o çocuklar o maçı nasıl hatırlayacak.

Yazıklar olsun sizin taraftarlığınıza. İnsan olamadıktan sonra takım tutsanız ne olacak? O çocuklara tepki verenleri önleyemeyenler de suçludur. Gerek yönetimi gerek diğer taraftarları durduramadılar mı bu düşmanlığı.

Diğer taraftan Beşiktaş Şampiyonlar ligi maçını izlemeye giden iki genç. Galatasaray forması giyerek Beşiktaş’ı desteklemeye gittikleri için aldıkları tepki doğru mu? Halbuki ne kadar güzel bir görüntü idi. Senin rakip takım taraftarının seni desteklemeye gelmesi ve bunu medeni bir cesaretle tuttuğu takım formasıyla göstermesi. Onların alkışlanmayı ve gerçekten misafir gibi ağırlanmayı hak etmelerine rağmen başlarına gelenler bana göre futbola ve insanlığımıza çalınan kara lekedir.

Bu neyin fanatikliği?

Bu ne fanatiklik, ne holiganlık ne de insanlık olarak adlandırılamaz. Şimdi kalkmış 2019 da UEFA Süper Kupa Finali ne ev sahipliği yapacağız.

2019’a kadar teknik anlamda her şey halledilebilir ve düzeltilebilir. Peki bu ayıpları, bu düşmanca tavırları ve lekeleri nasıl temizleyeceğiz?