Hayırdır Birader!

Yeni Gazete’nin ilk sayısında nasıl bir yayın politikamız olacağını uzun uzun anlatmıştık. Konu tekrarına yeniden girmeyeceğim. Yazıyı görmeyenler http://yenibirgazete.com/yazarlar/ismail-polat/baslarken/294/ linkini tıklayarak okuyabilirler.. Belli ki gazetemizin ilk sayısı ve benim köşemde yer alan bazı ifadeler birilerini fena halde rahatsız etmiş. Yayın yaptığımız Kartal’da sokakta veya bir kafede karşılaştığımızda yüzümüze gülüp “Şahane bir gazete olmuş” diyenler arkamızdan […]

Yayınlama: 18.08.2018
A+
A-

Yeni Gazete’nin ilk sayısında nasıl bir yayın politikamız olacağını uzun uzun anlatmıştık. Konu tekrarına yeniden girmeyeceğim.

Yazıyı görmeyenler http://yenibirgazete.com/yazarlar/ismail-polat/baslarken/294/ linkini tıklayarak okuyabilirler..

Belli ki gazetemizin ilk sayısı ve benim köşemde yer alan bazı ifadeler birilerini fena halde rahatsız etmiş.

Yayın yaptığımız Kartal’da sokakta veya bir kafede karşılaştığımızda yüzümüze gülüp “Şahane bir gazete olmuş” diyenler arkamızdan ilginç bir iftira kampanyası başlatmış.

Bunlardan birisi de neredeyse çeyrek asırdır Kartal’da gazete çıkaran ancak gazetecilik dışında yapmadığı iş kalmayan sözde meslektaş!..

Yüzümüze ayrı söylüyor, arkamızdan farklı konuşuyor.

Bizim ilk sayımızı gören bu arkadaş kendi gazetesini koltuğuna sıkıştırıp ilçenin önde gelen isimlerine koşa koşa gidiyor ve “Aman o gazetenin sahibine reklam vermeyin, zaten en fazla iki sayı çıkartır, sonra hevesi kaçar” şeklinde ifadeler kullanıyor..

Sana ne arkadaş? Sen niyet okuyucu musun?
Ya da müneccim şeyi mi yedin?
Neye istinaden bize ömür biçiyorsun?
Senin ne haddine bizim kaç sayı çıkacağımız veya çıkmayacağımız?
Sen kendi işine bak, politikaya gir çık, yetmedi futbolcu filan pazarla…

BEN KAZATACI OLACAM ABEY?

Yaklaşık 20 yıl önce Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği  Genel Sekreterliği yapıyordum..

O dönem, bir meslek büyüğümüz yaşadığı sıkıntılar yüzünden eşinden çocuklarından ayrılmış, hatta intiharın eşiğinden dönmüş Doğu kökenli bir kadına, dernekte  iş vermemizi istemişti.

Kızın haline acıyıp Mehmet Beytül ağabeyimle birlikte Gül adındaki bu kıza dernekte iş verdik.

Zamanla bu kız diğer meslektaşlarımızın da desteğiyle kendini toparladı ve marka giysiler, ayakkabılar giyinmeye başladı.

Aradan 7-8 ay geçtikten sonra bir gün Gül benim karşıma geldi ve “Ismayıl Abey ben de kazatacı olacam” dedi.

Ben şaşkın şaşkın “Ne olacan ne olacan?”

Gül “Kazatacı olacam abey” diye yineledi.

“Kızım sen önce gazete demesini öğren sonra kazatacı olursun” diyerek işinin başına dönmesini söyledim.

Düşünün bu kız daha bizi arayanların isimlerini bile dernek ajandasına doğru düzgün yazamıyor.

Neyse bu kadın bir süre sonra işten ayrıldı ve hakikaten yerel bir gazetede çalışmaya başladı.

Şimdi bakıyorum da Kartal’da bu kadının bir iki tane türevi kendince “kazatacı” olmuş, sağdan soldan reklam topladıkça gerçek gazetecilere tepeden bakar olmuşlar.

Bence bu arkadaşlar önce “de”yi “da”yı ayırmayı bir öğrensinler, sonra millete gazetecilik taslasınlar..

FUTBOLU  BU SAFRALARDAN KURTARMAK GEREK

Türkiye Futbol Federasyonu, Dünya Kupası’nda başarıyla uygulanan VAR sistemini bu sezon Süper Lig’de uygulamaya koydu..

Düşünün o VAR olmasa belki de Dünya Şampiyonu Fransa ilk turda elenecekti..

Bakıyorum da bizdeki VAR uygulaması , futbolumuzun bazı kabzımalları, eski hakem artıklarını ve futbolun bunak yazarlarını fazlasıyla rahatsız etmiş.

Tabi artık kendilerine televizyonlarda ihtiyaç kalmadığını anladıkları için VAR sistemine verip veriştiriyorlar.

Oysa bunlar o kadar zır cahil ki burada tamamını anlatmaya kalksak gazetemizin sayfaları yetmez..

Birisi Süper Kupa finalini yorumladığı maçta Galatasaray’ın Pazar gününden tam 5 gün sonra lig maçı oynamasını eleştiriyor,  birisi çıkmış, Fatih Terim’in sakatlanan futbolcuyu oyundan almasını eleştiriyor bir diğer eski hakem artığı ise VAR kararını beğenmiyor.

Ya biz sizin yönettiğiniz maçları da hatırlıyoruz beyler, nasıl eyyamcı düdük çaldıklarınız hâlâ taraftar bestelerinde yankılanıyor..

Boş verin VAR’a sallamayı da bence kendinizi bir düzeltin.

Ya da söz verdiğiniz gibi önce bikininizi giyip gelin!

ÇIPLAK MÜŞTERİ

Bu sayıdaki fıkramız meslek büyüğüm dostum Adil Şahin’den…

Bir gün çırılçıplak bir kadın koşarak yola çıkar ve bir taksiyi durdurur.

Taksici şaşkın ama çıplak kadını yine de aracına alır.

Taksi şoförü bir taraftan aracını kullanır, bir taraftan sık sık dikiz aynasından çıplak kadına bakıp durur.

Kadın, taksicinin bakışlarından rahatsız olur ve “Ne iki de bir arkana bakıyorsun be adam, aracını kullansana” diye çıkışır.

Taksici “Ben size bakmıyorum hanımefendi, taksi parasını nerenden çıkaracaksın onu merak ediyorum” der..

Hadi bakalım bu fıkrayı da üzerine alınacak biri çıkacak mı görelim bakalım…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.