2024’te neler yaşadığınızı bilemem ama tahminler yürütebilirim: Belki kariyer, çocuk ya da torun sahibi oldunuz. Nişanlandınız, evlendiniz ya da eşinizden ayrılıp bekârlık günlerinize geri döndünüz. Depresyona girdiniz, belki de hastalığınıza şifa buldunuz. Yeni bir eve, ofise ya da yeni bir ülkeye yerleştiniz. İşinizden istifa ettiniz ve online ticaret yaparak dünyayı geziyorsunuz. İlk aklıma gelenler bunlar oldu!
Dedim ya; neler yaşadığınız hakkında tahminler yürütebilirim. Bir de net olarak söyleyebileceğim bazı şeyler var: “Yalnızlaştınız!”. Telefonunuzdaki oyunlarınız, uygulamalarınız, sosyal medyada takip ettiğiniz fenomenler… Onlar hayatınızdaki insanlardan çok daha önemli yerlere geldiler. Sonra bir gün hasta olduğunuzda, sizin omuzunuzu sıvazlayamadıkları için birden yalnızlığınızın farkına vardınız. Artık etrafınızdaki insan sayısı azaldı ve evde Alexa ile sohbete başladınız: “Alexa günaydın, bana müzik çal!”.
Sakın bana bu yıl hiç “Manifest Ritüeli” yapmadığınızı söylemeyin çünkü inanmam. Sosyal Medyanın gözdesi, hayatımızın umudu oldu bu yıl ritüeller; hepimizin ağzında bir “777” ya da “520”, “aldım-kabul ettim”. Haksız mıyım? İnşallah evren sizin yolladığınız mesajları alıyordur lakin ben pek başarılı olamadım bu konuda!
Bir de geçen sene de gündemimizde olan ev sahibi ve kiracı sorununu yaşadığınıza da eminim. İki tarafın yerinde olmak da zor çünkü: Herkes haklı! Alınan maaşlarla istenilen kiralar orantısız! Bir kirayla geçinmeye çalışan ev sahibi de ne yapacağını şaşırmış durumda…
Geçim sorunu hepimizi yordu bu sene! Kira, krediler, taksitler ve faturalar… Dünya çapında bir pahalılaşma ve kriz varken, sürekli bunu da al, 3 alana bir hediye kampanyalarıyla almayanı aptal gibi hissettirdi mağazalar ve fenomenler! Şu indirim olayı gerçekten çok çekici ama bir de ihtiyacımız olan bir şeyi alıyor olsak… Bir konuda anlaşalım: Yüzde yetmiş indirimde olan bir ürünü aldığınızda kâra geçmiyorsunuz, tam tersine, para kaybediyorsunuz! Evlerimiz, indirimde aldığımız ama kullanmadığımız yüzlerce eşyayla dolu…
Yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımız o kadar gücümüze gidiyor ki gereksiz yer ve anlarda sinir patlamaları yaşıyoruz. Bizlikten çıkıyor utanıyoruz sonra da! Kendimizi mutlu eden şeyleri bulup, bir rahatlama sunmalıyız ruhumuza. Sizi ne mutlu ediyorsa o yolda bir adım atın ama incitmeyin çevrenizdeki insanları. “İncitmek” çok yumuşak bir yaklaşım oldu; cinayete kadar giden ve nedeni bilinmeyen yüzlerce habere tanık olmuyor muyuz her gün?
2025 yılında sadece bir dileğim var o da: İ-Yİ-LEŞ-ME! Her konuda iyileşmeyi kastediyorum.
Sağlık başta olmak üzere; insan, aile, komşu, vatandaş, toplum, ülke, eğitim, medya, ekonomi ve dünya olarak. Hepinize İYİ bir yıl diliyorum. Anlayacağınız dilden konuşayım: “777”, “520” “aldık- kabul ettik”.
Şaka bir yana, “2025” İyileşme yılı olsun! Ve Hepimize “2024” geçmiş olsun artık…
Harika bir yazi Ebru hanim.