Sonbahar’a giriş!

Ve sonunda en sevdiğim mevsim geri geldi. Sonbaharın ilk günlerinde, sinemalar da yavaş yavaş korku filmleriyle ısınma turlarına girdi. Vizyona girecek filmler listesinde de bunu görmek mümkün. Bu sene, eski ve klasik filmlerin devamını çokça göreceğiz. Öncelikle 14 Eylül itibariyle, bilim-kurgu efsanelerinden The Predetor vizyona giriyor. İnsanlar, kendilerini DNA’lar ile geliştirmiş bir Predetor ırkına karşı zorlu bir savaş veriyor.

21 Eylül’de ise Dehşetin Yüzü diye bir korku filmi vizyona giriyor. Bu film, Korku Seansı’ndan da hatırlayacağınız ürkütücü rahibe karakterinin hikayesini ele alıyor. Zaten uzun zamandır bu spin off konuşuluyordu ve nihayet vizyona giriyor. Umuyorum ki iyi bir gerilim filmi olur. Fragman, en azından bunu gösteriyor.  Zaten Korku Seansı’nın üçüncü bölümü de planlanan filmler arasında ve çıkış tarihi 2019 gibi gözüküyor. Bu serinin devamını bolca izleyebileceğiz gibi duruyor.

Ufak bir bilgi daha:  Eğer bu ürkütücü rahibeyi çok seviyorsanız, ütü masası internette satışta. 

14 Eylül’de Evolution of Evil diye bir film vizyonda olacak. Eğer şiddet, kan vs. seviyorsanız bu film her şeyi barındırıyor. Ben fragmanını izlerken rahatsız oldum. Karar size kalmış.

Biraz daha keyifli bir filme geçecek olursak; Jack Black ve Cate Blanchett’in oynadığı Eski Evdeki Büyülü Saat adlı fantastik aile filmi. Konusu bize aşina gelse de, ilgi çekici duruyor.  Ailesini kaybedip, amcasının yanına taşınan Lewis, amcasının bir büyücü olduğunu öğrenir ve büyülü dünyaya adım atar, ancak bu büyü sadece iyilerin elinde değildir. Film 21 Eylül’de vizyonda.

Yerli filmler de bu ay çokça var ama listeden en ön plana çıkan film, bence Umut Kırca’nın Bücür filmi. Filmin başrolünde, İftarlık Gazoz filminin yıldızı Berat Efe Parlar var.

Filmde, annesini bulmak için yollara düşen Umut’un macerası anatılıyor.

Günümüzde vizyon filmleri kısa sürede dijital platformlara geldiği için, artık çoğu filmi evde izliyoruz desek yalan olmaz. Aynı durumu çevremde de gözlemliyorum. Maalesef eskisi kadar sinemaya rağbet yok. Biz, çok merak ettiğimiz, heyecanla beklediğimiz bir film yoksa, genelde evde izlemeyi tercih ediyoruz. Aslında bunun sebebi; kendi açımdan söylüyorum, sinemada sürekli ses çıkartan ve telefonuyla oynayıp rahatsızlık veren kişilerden kaynaklanıyor. Daha önce de yazmıştım. Sinemalarda biraz daha denetim olsa, konuşan ve rahatsızlık veren kişilere yaptırımlar uygulansa, sinemayı gerçekten seven insanlar yeniden evleriden çıkar diye düşünüyorum.

Bizim burada başka bir problem daha  var. Bodrum’da sadece iki sinema var. Tercih ettiğimiz sinema maalesef iyi ve beklenen filmler yerine, acayip yapımları verdiği için uzun zamandır sinemaya gitmiyoruz. Diğer bahsettiğim sinema ise çok eski ve maalesef pek temiz olmadığından, bizim için bir seçenek olamıyor. Belki bu durum bir gün değişir diye ümit ediyorum.

Herkese iyi seyirler.