Sosyal Paylaşım Çılgınlığı!

Hepimiz güzel bir manzara gördüğümüzde hemen bunu paylaşmalıyım diye, bulunduğumuz andan kopup, telefonlarımıza sarılır olduk. Facebook, Instagram, derken Whatsapp bile hikâye paylaşımlarına yöneltti bizi. Ne yapıyor oluşumuz mu insanlar için önemli hale geldi dersiniz? Hayır! Sadece bu sosyal paylaşım siteleri bizim daha aktif olmamızı istiyorlar ve her gün yeni bir buluş sergiliyorlar bize o kadar.  […]

Yayınlama: 10.10.2018
A+
A-

Hepimiz güzel bir manzara gördüğümüzde hemen bunu paylaşmalıyım diye, bulunduğumuz andan kopup, telefonlarımıza sarılır olduk. Facebook, Instagram, derken Whatsapp bile hikâye paylaşımlarına yöneltti bizi. Ne yapıyor oluşumuz mu insanlar için önemli hale geldi dersiniz? Hayır! Sadece bu sosyal paylaşım siteleri bizim daha aktif olmamızı istiyorlar ve her gün yeni bir buluş sergiliyorlar bize o kadar.  İş yerleri, mesela restoranlar için, oldukça güzel bir kullanım alanı olduğunu düşümsem de günlük hayat için gerçekten tehlikeli boyutlar almaya başladı bu sosyal paylaşım çılgınlığı!

Araba kullanırken mesaj okumaya hatta yazmaya çalışanları gözlemliyorum sık sık. Telefonla konuşmak bile olası bir trafik kazası için yeterince büyük bir tehdit unsuruyken mesaj okumak ve yazmak çabası da neyin nesi? Mesaj yazmayı geçtik diyelim; bir de son zamanlarda almış başını giden canlı paylaşımlara ne demeli: Şoför hem araba kullanıp hem de telefonunun kamerasıyla gittiği yolu kaydediyor. Bu da yetmezmiş gibi kameraya konuşarak kendi sosyal paylaşım hikayesini renklendirmeye çalışıyor. Bunların her birini ayrı ayrı düşünürsek hepsi de dikkat gerektiren eylemler: Araba kullanmak, yolu kaydetmek, kameraya poz vermeye çalışmak, ne söyleyeceğini düşünmek, sesini ona göre ayarlamak, he bir de paylaşmadan önce yaptığın kaydı izlemek var!  Ve siz hala olası bir trafik canavarı olarak göremiyorsunuz kendinizi. Öyle mi?

Konum paylaşır olduk nerdeyse her gün.  Bulunduğumuz mekanlar için reklam yapmaktan başka bir getirisi var mı bunun bize? Orada oluşumuz gerçekten kimin umurunda? Birkaç dostumla bu konuyu tartıştığımda: “Yakın çevredeki dostlarım da gelip bize katılabilirler diye düşündüğüm için bunu yapıyorum!” cevabını aldım. Hadi bu yine anlaşılır bir bakış açısı ve sevdiğim restoranlarda, o işletmeyi düşünerekten, ben de bunu sıkça yapıyorum. Ama geçen gün bir gazete haberinde bir gelin gerdek gecesi selfisi paylaşmış ve eminim ki bulundukları otelin konumunu da atmıştır. Yani insan artık ne diyeceğini ne düşüneceğini de bilemiyor. Olay buralara kadar geldi!

Bu arada geçen gün başıma gelen ilginç bir olayı da paylaşmak istiyorum yeri gelmişken. Eşimle bir restoranda yemek yerken onun arkasındaki masada sürekli fotoğraflar çekiliyordu. Derken, o masada fotoğrafı çeken bey yanıma geldi ve adımın Ebru Russmayer olup olmadığını sordu. Şaşkınlıkla: “Evet!”. Dedim.  Nasıl olduğunu bilmiyorum ama fotoğrafta yüzünüz çıkınca birden isminiz etiketlendi diye bir açıklama duyunca çok şaşırdım. Sonra kendi telefonuma baktım evet o restoranda çekilen bir fotoğrafta etiketlenmiştim.

Restoran ikimizin de ortak arkadaşı gibi göründüğünden sosyal paylaşım sitesi yüzümü tanıyarak beni etiketlemiş olmalıydı! Yani yakında bu paylaşımlar sayesinde hiçbir gizli saklımız da kalmayacak demek istiyorum. Böyle diken üstünde oturan insanlara dönüşeceğiz. Alıp başınızı bir yerlere gitmek isteseniz de olmayacak. Birilerinin telinde etiketlenip kolayca bulunacaksınız. O günler de yakındır bence!

Sanırım anı yaşamaktan fazla uzaklaşır olduk bu sosyal paylaşım çılgınlığıyla: Önümüzde, daha güzel fotoğraflar çekmek için soğuttuğumuz yemekler, çevremizde tanımadığımız ama bir şekilde hayatlarında etiketlendiğimiz insanlar ve o binlerce kişilik sosyal bağlantılarınıza rağmen içinizde gitgide büyüyen yalnızlıklar.

Nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum.

Hadi hayırlısı…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.