Yalnızlık Güzeldir…

Yalnızlığı sevdim hep! Beni bir tek o kırmadı, üzmedi, sorgulamadı ve bana tek anlam katan oydu kendimi anlama çabamda… Çocukken kavga ve gürültülerden kaçarken tanışmıştım yalnızlığımla. Beni öyle iyi ağırladı ki hep, sonunda tapınağım oldu… Şiirler, şarkılar, denemeler yazıyordum, kitaplar okuyordum onun koynunda… Bazen çok sevdiğim biri bile gelip aşkımıza kapıdan baksa surat asıyordum: “Ne […]

Yayınlama: 24.07.2017
A+
A-

Yalnızlığı sevdim hep! Beni bir tek o kırmadı, üzmedi, sorgulamadı ve bana tek anlam katan oydu kendimi anlama çabamda… Çocukken kavga ve gürültülerden kaçarken tanışmıştım yalnızlığımla. Beni öyle iyi ağırladı ki hep, sonunda tapınağım oldu…

Şiirler, şarkılar, denemeler yazıyordum, kitaplar okuyordum onun koynunda… Bazen çok sevdiğim biri bile gelip aşkımıza kapıdan baksa surat asıyordum: “Ne var?” Diye bağırıyordum hemen. Tapınağımda yalnız kalmak istiyordum!

Yalnızlığı üretkenlikle bağdaştırdığım için olsa gerek, bana garip gelmiyordu bir başıma olmak. Yalnız seyahat edip farklı toplumların vücut dillerini nasıl kullandıklarını izlemek bana ilginç geliyordu.

Mesela; hani biz Türkler lezzetli bir yemek tattığımızda, eğer ağzımız doluysa ve karşımızdaki insana yemek çok güzel olmuş demek istiyorsak, sağ elimizin bütün parmaklarını birleştirip elimizi aşağı yukarı sallarız ya, aynı hareket İtalya’da büyük bir hakaret anlamına geliyor. O yüzden İtalya’da yemek yerken bu el işaretini kullanmamanızı tavsiye ederim…

Daha bunun gibi birçok bilgiyi seyahatlerim sırasında insanları gözlemleyerek öğrendim. Derken gözlem yeteneğim gelişti ve birçok dili insanların vücut hareketlerini izleyerek anlamaya başladım. Karşılaştığım insanlar da artık bunu yapabildiğimi görebiliyorlardı. Aslında benim keşfettiğim şey; dil ne söylerse söylesin beden dili iletişimimizin yüzde 60’ını oluşturmaktaydı. Yani beden dilinizi geliştirmek anlaşılmak için çok önemliydi!

İnsanları anlamak bana yalnızlığımın verdiği en güzel hediyeydi! Ancak 30 yaşımdan sonra hep yanlış okul ve meslek seçimlerinde bulunduğumun farkına vararak psikoloji okumaya karar verdim. Önce kendimi anlamalıydım; neden kırılmaktan bu kadar korktuğumu… Bana yaşatılanlardan kimseyi suçlamadan kendimi anlamam da oldukça zordu. Ben kendimi bu süre zarfı içerisinde sürekli çocukluk anılarımı yazarken buldum. Gerçekten de beni rahatlatıyordu yazmak! Beni üzen kişileri istediğim gibi konuşturarak rahatlıyordum her gün biraz daha. Okul bitti! Şu an kendini iyi tanıyan 41 yaşında bir kadınım. Yalnızlığı bu kadar sevmesem hayatıma bu kadar yabancı dil, bu kadar yabancı ülke, bu kadar kitap ve bu kadar yazı sığdıramazdım. Hele seyahatlerimde tanıdığım birbirinden güzel insanlardan hiç bahsetmeyeceğim. Onların her biri bir yazı konusu…

Demem o ki, yalnız kalmak aslında kendimizi ve yeteneklerimizi keşfetmektir. İnsan kendini tanımadan bir başkasına tam olarak tanıtamaz… Bugüne kadar yaşadığınız iyi ve kötü olayların sizi siz yapmış olması gibi…

Yalnızlıktan bu kadar korkmayın. Kendinizi şiire, şarkıya, edebiyata ve yeteneğiniz olduğunu düşündüğünüz hobilerinize teslim edin. Üretken olun! Yalnızlık güzeldir…

Efendim? Ya aşk mı? Bu kadar yalnızlığa tutkunken aşk hayatımıza nasıl mı girecek? Merak etmeyin! Bir gün bir yerlerde çıkacak o doğru insan karşınıza ve yalnızlığınızı o varken bile huzurla yaşayabileceksiniz…

Güzel düşüncelerle yalnız kalmanız dileğiyle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.