Tanrının Herkese Bir Aşk Borcu Var!

Uzun yıllarca göğsünde bir mermiyle yaşadı Ahmet. Hiç bir kadın onu çıkaramadı ve hiç bir kadın için gerçekten soyunmadı! Bir gün bir kadın o boynundakinin ne gereksiz bir kolye ucu olduğunu söyleyip söküp attı boynundan. Birdenbire kendine geldi Ahmet. Hiç bir aşk yarası bu kadar uzun sürmezdi, hiç bir mermi de artık onu incitemezdi. Biten […]

Yayınlama: 07.05.2017
A+
A-

Uzun yıllarca göğsünde bir mermiyle yaşadı Ahmet. Hiç bir kadın onu çıkaramadı ve hiç bir kadın için gerçekten soyunmadı! Bir gün bir kadın o boynundakinin ne gereksiz bir kolye ucu olduğunu söyleyip söküp attı boynundan. Birdenbire kendine geldi Ahmet. Hiç bir aşk yarası bu kadar uzun sürmezdi, hiç bir mermi de artık onu incitemezdi. Biten aşkıyla beraber başka bir kişiliğe bürünmüştü sanki… Ölü bir aşka takılıp kalmıştı yıllarca ve birden ona gülümseyen o güzel kadına kalbini verdi; “Merhaba” Dedi, “Ben MEHMET”.

Mehmet deli gibi âşıktı. Yine kelimeler hislerini anlatmaya utangaçtı. Sevmekten utanmadı ama içinden derinden derinden yandı. Yine çiçekler açtı, soldu, yapraklar sarardı.

Bir kaybetme korkusu saplandı yüreğine bu kez. Mutluydu, istediği her şey vardı hayatında, istemeden yaşadığı tek şey bu korkuydu sadece!

Yine aynı şeyler mi olacaktı? Yine kadın kahraman: “Senin filminden çıkıyorum hoşça kal mı diyecekti?”.  Herkesin bir rolü var mıydı onun hayatında ustaca oynadığı? Ahmet neyi? Mehmet neyi oynuyordu? Kim bu insanlara bu roller için ne ödüyordu? Yönetmen kimdi? Bu kast nasıl oluşturuluyordu? Ve bu film ne kadar gösterimde kalacaktı?

Ahmet nasıl ve ne kadar tanınmıştı? Öldüğünü kim duymuştu? Ahmet’in arkadaşları Mehmet’i sevmişler miydi? Bir cenaze bu kadar mı çabuk gömülürdü? Nerdeydi o isyan?

O ağlayışlar? Yoksa hayat artık Ahmetler yok, Mehmetler varlardan mı ibaretti?”.  Bir çocuk korku daha büyümüştü içinde…

Korkusu öyle bir serpildi ki Mehmet’in aşkı tükendi. Günlerce içti Ahmet’le Mehmet.

Bir Ahmet içti, bir Mehmet! Bir Ahmet konuştu, bir Mehmet… Ahmet bir aşk gazisi, Mehmet’se Ahmet’in korkularının babasıydı. Küçük küçük ama kemirgen korkulardı.

Sanki içinde bir ıstakoz yürüyordu onu acıta acıta. Sanki yıllardır içinde bir ıstakoz besliyordu korkularıyla irileşen. Bağrını kesip atmak istiyordu o korkuları. Hayatın acı tekrarları onu kaç kez ezip geçmişti? Ne kadar yol almıştı hayatta? Bu, daha yaşanacak olan anların milyonda kaçıydı?

Kaç milyonluk değeri vardı Ahmet’in? Kime ne miras bırakmıştı? Kim gerçekten sevmişti onu? Neden başladığı her aşk masalı böylesi bir kâbusa dönüşüyordu? Neden kendi destanını yazamıyordu da bir senaristi vardı ona bu aşkları yazan? Bütün bu sorularla savaşırken Ahmet’le Mehmet, nereye gideceklerini, ne yapacaklarını bilemezken trafik canavarının kollarında hayata yenildiler.

Karanlık bir koridorda yürüdüler bir süre. Cennetin kapısı aralandı; ruh teslimatı vardı.

Ahmet onun ruhunun küçük bir kız çocuğuna hayat vermesini diledi. Gülümsedi melekler! Sevgi dolu güzel bir kız çocuğu doğdu iki gün sonra. Sevgi dolu iki göz ona: “Sevgi” Dedi.

Adıydı bu: Sevgi! Ne kadar uygun bir isimdi bu güzel aşk ruhu için. Mutluydu Sevgi. Annesi çok güzeldi, ona bakarken gözlerinden parlak bir dünya görüyordu tanımak istediği.

Babası eve hep yorgun geliyordu. Ona uzun uzun bakıp bir gün kendi kadını gibi güzel bir insan olacağını düşünüyordu Sevgi’nin. ‘Canım!’ diyordu durmadan. “Benim güzel kızım!”.

Sevgi büyüdü. Annesi gibi güzel bir kadın oldu. En az ruhu kadar güzeldi. İçinde hep besteleyemediği bir aşk melodisiyle gezerdi. Bir gün o melodi anlam kazandı. Sevgi bir doğum günü partisinde ona bakan iki göze âşık oldu. Ona bakarken bir garip hissediyordu kendini. Yanakları kızarıyordu. Gözleri hep onu izlemek istiyordu. Annesiyle babası geldi aklına, gülümsedi o genç yakışıklıya. “Benim adım Sevgi” Dedi aşk dolu bir sesle.

Çocuk ta gülümsedi “Benim adım da Ahmet!”. Sevgi nerden biliyordu bu ismi?

“Ne güzel bir isim!” dedi, gülümsedi duyanlar. Oda değişik bir renk almıştı. Aşk gibi sıcak bir renkti. İşte iki ruh böylece tamamlanmıştı. Ahmet Sevgi’ sini bulmuştu onu hiç terk etmeyecek. Bir ömür sürdü bu kavuşma!  Aşktı çünkü…

Bugün değilse bile, bir başka ömürde mutlaka yaşanacak bir duygu aşk!

Tanrının herkese bir aşk borcu var!

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.