Tüketim merakımız…

Artık alış veriş yapmak için evden çıkmamamıza bile gerek yok… Birbirinden güzel o fotoğrafların çekiciliğine kapılıp internette aktif bir tüketici olmak çok kolay… Elimizde sanki o ödeme günü hiç gelmeyecek kredi kartları; ‘ay bunu da alayım ya indirimdeymiş’ telkinleriyle beraber yaşanan sanal bir mutluluk… Sonra gelsin kargolar! Genelde kargo geldikten sonra kişi şöyle düşünür: “ […]

Yayınlama: 27.04.2017
A+
A-

Artık alış veriş yapmak için evden çıkmamamıza bile gerek yok… Birbirinden güzel o fotoğrafların çekiciliğine kapılıp internette aktif bir tüketici olmak çok kolay…

Elimizde sanki o ödeme günü hiç gelmeyecek kredi kartları; ‘ay bunu da alayım ya indirimdeymiş’ telkinleriyle beraber yaşanan sanal bir mutluluk… Sonra gelsin kargolar!

Genelde kargo geldikten sonra kişi şöyle düşünür: “ Bu ayakkabı hangi elbisemin altına uyar ki? Ay bilemedim şimdi! Neyse yarın ayakkabımı ayağıma giyer dışarı çıkarım, ona uyan güzel bir elbise alırım ne olacak?” .

Ne olacak? Bütün mağazalar senin sevgili tüketici… Bir sonraki gün istenen o elbise, hatta ayakkabıya uygun bir çanta ve o kombine uygun aksesuarlarla eve gelinir.

Dolabın kapısı açılır… O da ne? Dolap dolup taşmış biricik elbisenizi asmaya yer bile yok! Birkaç tanesi aceleyle denenir. Daha etiketleri üzerlerinde durmaktadır; bir kere bile giyilmeden daralmışlardır dolapta sıralarını beklerken. Oysaki onlar da çok severek hayatınıza kattığınız cicilerinizdir. Şimdiyse bir başkasına verilmek için torbadaki yerlerini alırlar… Ama kadın mutludur! Yeni elbisesi dolaptaki yerini almıştır…

Bu mutluluktan sonra ‘ben bu kombini şimdi nerede giysem?’ telaşı başlar. Böylece bir ayakkabı satın alımıyla başlayan tüketim, bizi tüketmeye devam eder. Kıyafet dolapta eskimesin ister bu kez kadın. Hemen bir mekân araştırılır ve birkaç arkadaşla dışarı çıkılır. Böylece yüz liralık bir ayakkabının sizin hayatınızda bin beş yüz liralık bir faturası oluverir. Bu sonuç sizi mutlu ediyorsa ne ala…

Depresyon durumunda bu normal sayılacak bir şey olsa da sürekli yaptığınızda size bir dur diyen olmalı! O yüzden size “DUR!” demek istiyorum. Sizce giyecek birçok şeyinizin olması sizi mutlu ediyor mu? Ben işin psikolojik yanındayım; her gün dakikalarca ne giyeceğinizi düşünmek sizin için mutluluk verici mi? Mesela 10 güzel kombininiz olsa ve bütün bir yazı onlarla geçirebilseniz. Ne giyeceğim derdinden ,biraz da olsa, kurtulmuş olmaz mısınız?

Sizi hemen Amerika’da başlayan, “sahip olduğun 100 şeyle yaşama akımından” haberdar etmek istiyorum. Demek ki birçok insan bu durumdan şikâyetçi ki böyle bir akım başladı, öyle değil mi? 

Uzun zamandır bu insanların nasıl mutlu yaşadıklarını takipteyim. Gel gelelim bu 100 şey sadece giysilerden oluşmuyor! Evin içinde yer alan bütün eşyaların toplamı yüz olacak!  Eğer bir gün yeni bir hayata başlama şansım olursa bu akıma uyarım sanıyorum… Yeni bir eve taşınacak olsam mesela! Ne güzel olur…

Peki, bu tüketim merakımızı nasıl kısıtlayabiliriz? 

Biz en iyisi önce kullanmadığımız kıyafetlerle başkalarını mutlu ederek işe başlayalım. 

Birbiriyle uyan kombin kıyafetler yaparak gereksiz alış veriş sevdamızdan vazgeçelim; çünkü severek aldığımız her yeni şey beraberinde bir sürü masrafı getiriyor…

İhtiyaçlarımızdan yola çıkalım! Ve sahip olduğumuz kıyafetleri kullanalım… 

Akıllı telefonlarımızı kullanarak kıyafetlerimizi nasıl yeniden tasarlayabiliriz, nasıl daha yaratıcı tüketiciler olabiliriz bunların yollarını araştıralım. Benim son zamanlardaki favorim; eski kot pantolonlarımdan etek ve çanta yapmak. Bir deneyin bakın, kendi yarattığınız bir şeyi giymek ya da taşımak sizi nasıl mutlu edecek!

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen gardırobunuzla bir yüzleşin… Etiketli kıyafetlerinizin etiketlerini çıkartın ve onları hayatınıza katın! Zaten yeniler; yenilerine ihtiyacınız yok ki! 

Dar ya da bol gelenler varsa hepsinin bir çaresi var! Yeter ki kafanıza şu cümleyi yazın: 

“Ben bilinçli bir tüketiciyim!” . 

Ve beğendiğiniz her yeni ürünün karşısında düşünün “Bunun bana gerçek maliyeti ne olacak?”. 

“Hayat kısa, ye o keki, al o elbiseyi” Gibi ikna edici satış propagandalarına da inanmayın! Onlar sizin paranızı kendi kasalarına koymak isteyenlerin yaratıcı cümleleri! Hayat gerçekten kısa… 

Hadi herkes gardırobunun başına!

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.