Ufak Tefek Cinayetler…

Ben aslında hepimizin her gün ufak tefek cinayetler işlediğini düşünüyorum: Cezasını içimizde yaşadığımız, kendimizi bir süre suskunluğa mahkûm ettiğimiz ama kimsenin bilmediği cinayetler… Bazen de yaşanmakta olan cinayetlere şahit oluyoruz ve maalesef ki genellikle onlara da sessiz kalıyoruz: Biri içten içe ölüyor; bir diğeri kendini vicdanıyla yargılamaya başlıyor, bizse bizi ilgilendirmediğini düşünüp susuyoruz çoğu zaman. […]

Yayınlama: 11.01.2018
A+
A-

Ben aslında hepimizin her gün ufak tefek cinayetler işlediğini düşünüyorum: Cezasını içimizde yaşadığımız, kendimizi bir süre suskunluğa mahkûm ettiğimiz ama kimsenin bilmediği cinayetler…



Bazen de yaşanmakta olan cinayetlere şahit oluyoruz ve maalesef ki genellikle onlara da sessiz kalıyoruz: Biri içten içe ölüyor; bir diğeri kendini vicdanıyla yargılamaya başlıyor, bizse bizi ilgilendirmediğini düşünüp susuyoruz çoğu zaman. Ben karakter olarak bunu katil olmaktan daha zor buluyor ve pek susamıyorum çevremde olup bitenlere!

 

En son cinayetimden bahsedeyim şimdi size: Geçen haftaydı. Mutfak alışverişi yapmış marketten geri dönüyordum; elim kolum dolu. Plastik torbalar elimi acıttığı için arada sırada onları yere koyuyor, biraz soluklanıp yoluma tekrar devam ediyordum. Bu arada da o gün yapmak istediğim şeyleri sıralamaya çalışıyorum kafamda.  Yani kafam meşgul. Bir bey durdu yanımda ve: “Gideceğiniz yere kadar yardım edeyim isterseniz?” Demeye çalıştı çat pat Almancasıyla. O an olayı nasıl algıladıysam artık “Yok tamam ben hallediyorum!” Anlamına gelen bir şeyler söyledim hiç adamın yüzüne bakmadan. Sonra telefonum çaldı ve onu açmak için mecbur torbaları yere koyup telefonla konuştum ve tekrar yoluma devam etmeye başladım. Biraz ileride bir adam omzunu binaya yaslamış ağlıyordu:” İyi misiniz?” Diye sordum arkasından. Bana döndü ve:

 

“Aslında sizi görene kadar iyiydim!” Dedi. Aman Allahlım! Bu aynı sesti biraz önce bana torbalarım için yardım etmek isteyen! “Ben sadece size yardım etmek istemiştim siz bana bir sapık muamelesi yapınca kendimi çok kötü hissettim” Dedi.  Adamın acısı sesindeydi ve sanki karşımda can veriyordu o an.

 

İşte o an kendimi bir katil gibi hissettim; birinin insanlığını öldüren. Suç aleti dudaklarımı nasıl aralayıp ta özür dileyeceğimi bilemedim inanın. Ona verdiğim cevabın onun kişiliğiyle hiçbir alakası olmadığını o an kafamda başka şeyler düşündüğüm için boşta bulunup söylenmiş sözler olduğunu anlatmaya çalışsam da onu çok kırmıştım. Konuyu dağıtmak için nereye gidiyor olduğunu sordum. Biraz toparlandı ve Almanca Kursu için biraz ilerideki kurs binasına gittiğini söyledi. “Ben de orada oturuyorum! Rica etsem torbalarım için yardım eder misiniz? Dedim. Tabii ki diyerek hemen torbalarıma atıldı. Sessizce yürürken telefonu çaldı ve “efendim” diyerek açmasın mı telefonunu? O da türkmüş meğer! Telefonunu kapattığında Türkçe konuşmaya başladım hemen. Türk dilini güzel kullanan biri olarak adamın gönlünü almayı başardım sonunda. Ya da en azından öyle umuyorum…

 

Ya ben onunla karşılaşmadan yoluma devam ediyor olsaydım o gün? Sizce onun bütün günü nasıl geçecekti? Sizin de vardır mutlaka böyle hiç bilmediğiniz ufak tefek cinayetleriniz: Stresli bir gününüzde annenize, babanıza, kardeşinize ya da eşinize durup dururken bağırdığınız olmadı mı mesela hiç? Belki de size: “Canım bugün ne yemek yemek istersin?” Diye sormuşlardı sadece! Farkında olmadan ne kalpler kırıyor, sevdiklerimize ne kötü hisler yaşatıyoruz kim bilir kafamızı kurcalayan hayat solucanlarıyla?

 

Bir de tanık olduğumuz ufak tefek cinayetler var. Orada üçüncü bir göz durumundayız ve daha dikkatliyiz. Seyirci olmak daha kolay olduğu için daha mantıklı davranabiliyoruz bence! Karşımdaki biri birine hiç gereksiz bir tepkide bulunursa durup onu uyarırım ben! “Neden şimdi karına ya da kocana böyle bir tepki gösterdin?”. “Aslında o şunu demek istemişti, sen anlamadın” Diye. Çoğunlukla bir tarafın kafası başka yerde olduğu için işleniyor çünkü bu cinayetler…

 

Bence cinayet: Can almaktır. Kırdığımız her insanın canını da almış oluyoruz doğal olarak.  O yüzden ne kadar kafanız karışık ta olsa karşınızdaki insana odaklanmaya çalışın derim. Sevdiklerinize izin verin sizi eğer sevdiğiniz yemeklerle şımartmak istiyorlarsa. Şımartsınlar sizi işte bundan güzeli mi var? Siz de sevildiğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu gerçekten hissedip bunun keyfini yaşayın. Siz televizyon izlerken canım ya da babacığım diye size gelen sevgi dolu bir yüreği: “Dur şimdi televizyon izliyorum!” Diyerek kırmayın ne olur!

 

Tamam katilsiniz onu anladık ama bir seri katil olmaya da gerek yok! Biraz önemsemeliyiz bence birbirimizi. Yoksa evlerimizin de hapishane koğuşlarından bir farkı olmayacak! Herkes öyle birbirine sus pus oturacak bir köşede… Bu mu istediğiniz hayat?

Ufak Tefek Cinayetlerden uzak günler dileğiyle….

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.